gökyüzünden salına salına
mim damlacıkları düştü
ilahi bir düzenle deniz üstüne.
halka halka
halkalandı deniz..
sapsarı bir gök kuşağı kucakladı
gökyüzü morarmış
salkım salkım..
bir bardak çay
mor kokular arasında.
yanında sabah simidi.
geride
rüya içinde rüyalarda
doğruların yolundayım,
yoldaşım.
dervişler kıraathanesidir
yerim yurdum..
askıda turuncu montum,
yıllardır
beklemekten yorgun düşmüş,
gagaları aralanmış,
ötmeye hazır
martı
güvercin
böyle yosunlaşmış
yıkık dökük,
kavruk olduğuma bakmayın.
kuzeye bakan
ulu bir kestaneydim
bir zamanlar.
tozlar uçuşurken
havuzdaki nilüferlere doğru,
kurbağa larvalarında
bir telaş.
kırmızı balıkların saldırısı.
ve larvaların
gecenin bir yarısı
gözlerim yine takıldı kaldı,
duvarda yıllardır asılı duran
soyut resme.
neyin nesiydi
tam ortada,
yaş,
ha elli
ha elli bir,
ne fark eder.
otuzdan gün aldıkça,
hayaller
Üstat; birbirinden güzel bu yapıtları, sanal alemin gizeminden kurtarıp yapraklar üzerinde ölümsüzleştirmeyi hiç düşündünüz mü? .. Sözcükler, mısralarınızda can bularak adeta vals yapıyor...Piştiğiniz, mısralarınızda açıkça görülüyor. Hatta, hatta yanıyorsunuz! .. Bence adınız artık Türk Edebiyatı ...