işitilen sesin duyulduğu o anda oluşan hazzın hissettiği aroma karışımının ruha toz gibi serpilmesi. bu serpme sonucunda bedenin hissettiği bu hazzın titreşimlere verdiği tepki.
her müziğin aroması ve kişiye göre vereceği tepkisi farklıdır.
,, HAUSER - The Godfather.'' klipi ve notalarının büyüsünü buraya bırakıyorum....
sana dair ne varsa, Hirai Zerdüş'le Manuş Baba'nın notalarına kilitledim, zira dayanılası bir hâl değildi, Ölümlü bedenin hâli. sanma ki unutulur.! unutmamam, unutamasına da, seninde hiç ayarın yok ki, püfür püfür yakıyorsun insan yüreğini.
,, ablaların ablasıyız tamam da, elimi bastırsam da, sızıyor içime içime hüzün. ne tampon yetiyor durdurmaya, ne zaman unutturmaya.... bir şey diyeceğim bak hele, ben seni bi özledim, bi özledim varya, nasıl da buram buram.
dinlen o halde, bir gün uzunca konuşacaklarımız olacak.
ölüm üşüdüğünden midir.? topraklarla örter kendini.! taşların arasından, kayaların içinden çiçekler açıyordu Umut'a dair, yağmurların da yeşertemeyeceği tek şey kemiklerdi muhtemel.
,, bazen bir ürperti geliyor seni düşündüğüm zamanlar, sahi kolların mıdır sardığın.?" ne diyordun: yaw he he :))) yine tebessüm ettim yahu sayende, hüzünler içinde.
minnet dolu bir kalp, her zaman evrenin yaratıcı güçlerine yakındır. başka bir deyişle, minnet duyduğumuzda ve dışarı bunu yaydığımızda, evrensel bilincin yaratıcı gücünü kendimiz için çalıştırmış oluruz.
minnettarlık, iyi ve saf olan her şeyi kendine çeker. kendi bedenimize tüm içtenlikle teşekkür eden, minnet duyan kaç kişiyiz bilmesem de bunu yapmanın enerjisi ve şükrünün verdiği hoşnutluğu kendimde bilmekteyim.
yıllarca beni taşıyan ayaklarıma, bacaklarıma, hizmet eden ellerime, gören gözlerime, tüm içtenlikle minnettarlığımı sunarım.
ağrı / acı / üzüntü hissedilen bölgeye elinizi koyarak, hissedin, duyun ve tüm samimiyet içtenliğinizle sevginizi, şefkatinizi sunun.! bu arkadaşımızın ihtiyacı olduğunda heyyy geçecek dediğimiz gibi içten bir hisle olmalı.....
kendi omuzundan öpmeli insan, onca yolu o kadar yükle yürüyebildiği için.....
zaman makinesine doluşan pılı pırtılar finale vardığında fırlatılır kimsesizliğin sokaklarına... kirli yaşamların solukları gök kubbeyi soluksuz bıraksa da, kutsal bağlarıyla dokunur yeniden yeryüzünde ki yaşama.
o yüzden belki de mavi düşler ülkesini terk etmez bu ruh ordusu.!
kusursuz çalışan sağlıklı bedenime, doğanın esrarengiz tablosunu seyredebilen gözlerime, kuşların varlığına, yeryüzüne bereket dağıtan yağmurlara, mutlu olabilen insanlara, niyetleri kabul olan insanların sevinçlerine şahit oluşlara şükürler olsun...
tüm dünya içine en ücra yerler de dahil, insan, ırk, ülke ayırmadan barış, huzur, sevgi ve bolluk bereketin dolmasına niyet ediyorum.
yaşam yolculuğumuzun kolaylıkla geçmesine yaş alırken tecrübelerin hüzün ve ızdıraba dönüşmeden sebepli oluşlarını anlayarak evet vardılar ama geçtiler deme farkındalığına niyet ile.
,, aşk " öyle zamansız karşına çıkan, plansız gözüken doğal bir şey değildir Azize'm / Aziz'im. rastlantıların tesadüfi görünmesine ihtiyaç duymuştur.... böyle bir rastlantıya denk geldiğinde ciddi farkındalıkla sükunetin sesini duyabilmeli insan. sabır ve odak ile karşındakinin ruhunda hâkikati okursun.
diğer yarını değil hâkikati okumaya başlarsın, işte o vakit cevapları bulabilir kalbinin bilgeliği.... ruhunun eksik kalan yanı o zaman tamamlanır.
kaşları çatık, cilt tonları siyah, mutsuzluğa dair hepsinde farklı resim tuâl edilmiş lâkin ortak noktaları mutsuzluk olan, yanlışlıkla dokunanları bir ısırıkta yiyecekmiş gibi bakan ve sayıları oldukça fazla bu insanoğlunun nasıl bir derdi vardı acaba.?
,, neden bu resim tuâlin' de olmayı seçmişti ruhları "
işitilen sesin duyulduğu o anda oluşan hazzın hissettiği aroma karışımının ruha toz gibi serpilmesi. bu serpme sonucunda bedenin hissettiği bu hazzın titreşimlere verdiği tepki.
her müziğin aroması ve kişiye göre vereceği tepkisi farklıdır.
,, HAUSER - The Godfather.'' klipi ve notalarının büyüsünü buraya bırakıyorum....
günaydın yeni gün,
günaydın dünya,
günaydın aşk,
günaydın umut,
günaydın kalbim,
günaydın huzur,
günaydın barış,
günaydın bankta yatan ruh,
günaydın en ücra yerlerin neşeli ayak izleri,
günaydın toprak ana,
günaydın uyanan ruhum.
teşekkürler Allah'ım, şükürler olsun.
,, gün aydın olsun gökyüzümüze günümüze iyi de gelerek kendimize.''
sana dair ne varsa, Hirai Zerdüş'le Manuş Baba'nın notalarına kilitledim, zira dayanılası bir hâl değildi, Ölümlü bedenin hâli.
sanma ki unutulur.! unutmamam, unutamasına da, seninde hiç ayarın yok ki, püfür püfür yakıyorsun insan yüreğini.
,, ablaların ablasıyız tamam da, elimi bastırsam da, sızıyor içime içime hüzün. ne tampon yetiyor durdurmaya, ne zaman unutturmaya.... bir şey diyeceğim bak hele, ben seni bi özledim, bi özledim varya, nasıl da buram buram.
dinlen o halde, bir gün uzunca konuşacaklarımız olacak.
ölüm üşüdüğünden midir.? topraklarla örter kendini.! taşların arasından, kayaların içinden çiçekler açıyordu Umut'a dair, yağmurların da yeşertemeyeceği tek şey kemiklerdi muhtemel.
,, bazen bir ürperti geliyor seni düşündüğüm zamanlar, sahi kolların mıdır sardığın.?"
ne diyordun: yaw he he :))) yine tebessüm ettim yahu sayende, hüzünler içinde.
minnet dolu bir kalp, her zaman evrenin yaratıcı güçlerine yakındır. başka bir deyişle, minnet duyduğumuzda ve dışarı bunu yaydığımızda, evrensel bilincin yaratıcı gücünü kendimiz için çalıştırmış oluruz.
minnettarlık, iyi ve saf olan her şeyi kendine çeker. kendi bedenimize tüm içtenlikle teşekkür eden, minnet duyan kaç kişiyiz bilmesem de bunu yapmanın enerjisi ve şükrünün verdiği hoşnutluğu kendimde bilmekteyim.
yıllarca beni taşıyan ayaklarıma, bacaklarıma, hizmet eden ellerime, gören gözlerime, tüm içtenlikle minnettarlığımı sunarım.
ağrı / acı / üzüntü hissedilen bölgeye elinizi koyarak, hissedin, duyun ve tüm samimiyet içtenliğinizle sevginizi, şefkatinizi sunun.! bu arkadaşımızın ihtiyacı olduğunda heyyy geçecek dediğimiz gibi içten bir hisle olmalı.....
kendi omuzundan öpmeli insan, onca yolu o kadar yükle yürüyebildiği için.....
,, all is well ''.... all is well.....
zaman makinesine doluşan pılı pırtılar finale vardığında fırlatılır kimsesizliğin sokaklarına... kirli yaşamların solukları gök kubbeyi soluksuz bıraksa da, kutsal bağlarıyla dokunur yeniden yeryüzünde ki yaşama.
o yüzden belki de mavi düşler ülkesini terk etmez bu ruh ordusu.!
ve Nutella' yı bulan o kişiye şükür :))
kusursuz çalışan sağlıklı bedenime, doğanın esrarengiz tablosunu seyredebilen gözlerime, kuşların varlığına, yeryüzüne bereket dağıtan yağmurlara, mutlu olabilen insanlara, niyetleri kabul olan insanların sevinçlerine şahit oluşlara şükürler olsun...
tüm dünya içine en ücra yerler de dahil, insan, ırk, ülke ayırmadan barış, huzur, sevgi ve bolluk bereketin dolmasına niyet ediyorum.
yaşam yolculuğumuzun kolaylıkla geçmesine yaş alırken tecrübelerin hüzün ve ızdıraba dönüşmeden sebepli oluşlarını anlayarak evet vardılar ama geçtiler deme farkındalığına niyet ile.
,, aşk " öyle zamansız karşına çıkan, plansız gözüken doğal bir şey değildir Azize'm / Aziz'im.
rastlantıların tesadüfi görünmesine ihtiyaç duymuştur.... böyle bir rastlantıya denk geldiğinde ciddi farkındalıkla sükunetin sesini duyabilmeli insan. sabır ve odak ile karşındakinin ruhunda hâkikati okursun.
diğer yarını değil hâkikati okumaya başlarsın, işte o vakit cevapları bulabilir kalbinin bilgeliği.... ruhunun eksik kalan yanı o zaman tamamlanır.
kalp aşk'ı tanır.
~ selâm ve muhabbetle ~
#huriçalışkan
#avludayürüyengölgeler
#avludayürüyengölgelersılayaselam
#semsiyesizkalancocuklar
kaşları çatık, cilt tonları siyah, mutsuzluğa dair hepsinde farklı resim tuâl edilmiş lâkin ortak noktaları mutsuzluk olan, yanlışlıkla dokunanları bir ısırıkta yiyecekmiş gibi bakan ve sayıları oldukça fazla bu insanoğlunun nasıl bir derdi vardı acaba.?
,, neden bu resim tuâlin' de olmayı seçmişti ruhları "
tebessüm sadaka değil miydi, dinimizde.!