Gözlerimin önündeki ölü
Geceye çivilemiş nakışlı acıları
Sorgusuz, kerpetenli işkenceler
Paslı doruğun kanla cıvıklaşması gibi
Adice, şeref kazıntısında.
Bana anlatma yıldızları
Karanlığın kendisiysem ve ışıksızsam binlerce yıl
Çiçekleri kandırıp mevsimini anlatma bana cemrenin
Toprağım suya hasretken
Ağrıma yazdığım şiirleri hafızam taşıyamadı
Ellerim üşüdükçe küskün bir umut tuttu kalemimi
Kuşlar uçtu yüreğimden
Bahar aldı yeşilini
Yağmurlar titrek kuruluk
Geceler çaldı ruhumdan hayalini
Yedi iklim dört mevsim geceler büyüdü hep
Ve avucum çocuksu bir başkaldırışta yumruk yumruk
Tanrı avuçlarından bakıyor bana
Günahlarıma kılıç çekerek
Sessizce yıkanıyor Dicle
Bir gerillanın ayaklarına takılmış saçların
Sürükleniyor içimde ürkekçe.
Sor
Neden ağladığımı söyleyebileyim
Sesin yasak olsun derin sancılara
Emanet dokunuşlardan uzak
Gören gözlerle doymak gibi sana
Yoksun, sevgine açım.
Biraz tadılmış küfür
Zemheri kıtlığı ayaz doğuranda
İki güneş iki gece dansında
Saçları kıraç topraklara uzanmış
Filizlenmiş.
Tanrılar savaşında
Miskin tercümelerle,lisan yıprandı
Yıprandı gökyüzü
Maviliğinden usandı
Tanrılar da hapsediliyormuş
Dünya üzerinde,dünya dibinde
Tırs benden
İçimdeki masum gülüşlerden
Al gecenin beyazlaşmış sesini
Yüreğim serseri havasında
Tırs benden
Seni arıyorum.
Çıplak toprağa damlıyor sonbahar
Kırlar güneşe boğulmuş aciz bir hal
Uzanamıyor elleri coşkunun ateşe
Dilinde cansız türkülerle, yine çıldırmış rüzgarlar.
Toprak filiz çağında mutluluk serası
Bu devrana doğmazsa bir daha güneş
Ebedi uykusuyla dağınık kalsın hayat
Bu isyandır, düşman kalbine saplanan oka eş
Kurtuluş imandadır, bitmeyecek bu hakikat.
Garp ile çıktı asimana, devrin karabulutu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!