Renk değiştiren havalarda âşık oldum hep
Kısa süreli.
Yaşama biçim veren ellerdi taptığım
İnanç kavgasında süresiz,
Ve her şey yalandı
Eflatun rengi akşamlarda
Asi bir rüzgar esti, gün bitti bir çırpıda
Yapraklar vedalaştı göz ucuyla titreye titreye
Avucumda paslı bir anahtar
Kapılara uydurmaya çalışıyorum,
Belki de bir hırsızım diyorum
Şu kahrolası dünyanın en namuslu sessizliğinde
Payesi yalnızlık sevdanın
Payesi rengi solmuş keder
Bilmediğini vaat edip
Bilinmişliği almak, kötü sırlarda.
Yağmur, ince ve sıcak
Tenim kavrukluğu gibi tek renk
Ve sonra zulüm aşikâr
Unutulmuş kelepçe izinde.
Yağmur toprağı dövmekte
Çırılçıplak dudaklarındaki örtüde
Geçmiş yangınların sayfalarıdır ayrılık
Ufuklarda usta bir keder
Ağaçlarla kaplı ülkemin kol kanadına
Boynundan asılmış yiğitler gibi asidir
Kefensiz rüzgârlar
Düştü gözlerime kor
Kor daha önce eldeydi
El yabancı
Sudan farkı olamayan…
Geçmişin kırıntıları
Yüzü nerde saklı yoldaşın?
Hangi devrime emekleyerek yürüdüm
Ve başkaldırdım koyu kırmızı
Faili mechulcilere.
Sorgulamayan bir ülkenin yasasıyla
Dağınık
Uyuyakalmış dev
Tutuyor nasırlı ellerimi
Gün eksilmeden penceremden
Bir misafir olur
Kalbimdeki mekâna
Ağladığın zaman
Yıldızlar mı düşecek gözlerinden?
Hangi yalnızlığı giysen üşürsün
Üşürsün göğsünde atan kalpten
Dişlenmiş elmalar yasaktır sana
Öldüğün zaman
Bana yaşamak için bir sebep
Düşerken alnıma gecenin gölgesi…
Zamanın durduğu yerde
Kılıcını savuruyor hükümranlığın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!