Aç kaldığım
Susuzluktan kavrulduğum
Yorulduğum zamanlarda durduğum
An be an bir düş ile
Düştüm çiçeksiz mezarına.
Zavallıydım Kalabalıklarda
Çekme diyor derdimi…
Baş yastığı ömür paylaşmak için
Nice dost feda ettim
Uzak yakın fark etmedi sevginin dünyası
Küçücük ellerimizde gökyüzünü paylaşmak için
Can verirdik
Ezbere yürüdü sevda,koyu kavgalarda
Candan usandı içimdeki terk ediliş sevdası,
Belkide ihanet elerine bulaşmış
Belkide kader hayata verilen yemindir.
Bin asır köprülerdi şehir
Çocukluğumuzun şen şakrak,esaret zincirleriyle oynayışı
Dışarıda ıslanışı ateşin
Duvağını yırtarcasına beyaz iklim
Sonra hasta bir yüz
Kanlı göğsünde sevdayı yakarcasına
Tertemiz ve günahsız.
Solgun akşam ışıkları
Yıkar gecenin yalnızlığını
Bir pencere dibinde
Can çekişen sesimizin, inadına
Islık çalar rüzgârlar
Hatırda kalan ışıkta.
Sana güvercin telaşıyla geldim
Ki ölecektim ansızın
Kanat çırptığım karanlıklardı hep
Gözlerinin yumulduğu vakit
Ansızın gülüm ansızın
Çıkabilir kapı aralıklarından ölüm
Bir şehir gibi eskimiş yüzüme gülersin
Gülersin kırılmış umutlarıma
Yoksunluğum geceden kalma yalnızlıktır
Bilirsin ağladığımı
Bilirsin avuç avuç yandığımı.
Doğum günüm,son günüydü cehennemin
Öylesine bir sancıda
Önce yüzümü sonra hayatımı çizdi annem
Beyaz bir sayfaya.
Kanatlarını bağışladı özgürlük,şafağıma
Düşünce,yürek yangınlarından bana armağan
Tortullaştı yaşam
Kıyı köşelerde çocukların gölgeleri
Dağlar türkü söyler geceye
Çırpınır içimde hoşça kal sesin
Düşer çığlar, yazın orta yerine.
Çok şey gördüm
Hiçbir şey söyleyemem!
Anılmamış hatıralar andım gecelerce
Yaşanmamış pişmanlıklar tattım
Yeri geldi gölgemle ağladım
Yumruklar attım sancılanan yüreğe
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!