Senin gecelerine kurşun sıktılar
Deştiler yarasını toprağının
Senin yağmurlarında güneşe vardılar
Yıkıldı aşk üzerine şahşalı tapınağın.
Yedi iklim dört mevsim bir de sen
Kapansın kapılar
Bu gece
Şehir bana kalsın
Dudaklarımdaki türkü
İçimdeki sancı
Şu Newroz ateşi
Sonbahar ince bir sızı ile kavuşur
Kanayan şehrime
Sonbahar, sonu gelmeyen bir türkü ezgisinde
Söylenir durur.
Sarının yüzüne dönüşmesinde,
Tüm yansımaların inadına
Bir duman süzülür şehrin üzerinde
Çarkın döngüsünde bakışlarım
Yüreğim şimdi yıldızların renginde
Düşer şehre, can çekişen yağmurlarım.
Yeni bir iklimle erken bir veda
Kirletilmiş gün ışığından kalanlar
Sana bir şiir gibi sunulacak
Yüreğim ne bir altın tas, ne çelikten kase
Her şey çırılçıplak üşüyerek
Beni görmediğin güne lanet edecek.
Kirli bir güneş
Şehrin üstünden geçer
Sabah delik deşik edilmiş
Dağlara yaslanmış ışıkları
Her şey sürgün gibidir
Çocuk gözünde
Kırmızı bir papuç
Kaldırım kenarındaki mezarlık
Asfaltsız yollardan geçilmiş
Pişmanlık içeren bir ömürden
Kırmızı bir papuç
Kanın rengini, sabahlaştıran.
Ben,hiç kuş öldürmedim
Ölen,yada ölmek üzere olan
Nice insan gördüm
Lakin hiç kuş öldürmedim.
Kanatlarından tutunduğun vakit,
Kuşların
Birikmiş acılardan
Bana bırakılmış bir hayattı sevda
Denizlere dökülmüş öfkem dalgalı
Ve yağmurlar kadar çoğalıyorum.
Her dem ıslatıyor ellerini ateşlerim
Acılar ki hep aksi yönde
Boğazında kalın halkalar
Kimine göre mahkûmiyet
Kimine göre şerefli teslimiyet
Yaradan aşkına!
Mahkûmiyete kim şeref verdi?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!