Ey Yahudi,
Seni ne çok dinledik
Ve ne çok inandık sana…
Yirminci asrın en deli diktatörü,
Takmıştı kafayı Musevi halkına!
Toplatıp esir kamplarında Beni İsrail soyunu,
Aferin oğlum,
Annene verdiğin sözü tuttun,
Bırakmadın köyde babanı bir başına!
Fakat almadı aklım,
Onu kökünden sökülmüş ağaç gibi,
Nasıl sürükleyip getirdin,
Susar biri,
Kuru sıkı atar diğeri.
Konuşan susmaz,
Susan dinlemez.
İster ikisi de ama vermez karşısındakine hak.
Sürer gider bu monolog böyle.
Boş bu saatten sonra,
Guguk kuşum,
Bunca sitem,
Bunca şikayet.
Hiç yaşlanır mıydı,
Muhteşem dediğin o aşk,
Kör değildi,
Yıllar önce bu gönül.
Görürdü başını çevirmeden,
Bakmaya doyamadığı yüzü…
Ve değildi sağır,
Haklısın,
Bunlar halk,
Yetmiş milyonda olsa,
Hak getire kaçında var akıl, fikir?
Al birini, vur ötekine hepsi bir.
Duymazlar,
Kolay mı karasinek gibi,
Kaçamak yaşamak,
Kuytu, kirli karanlıkları kaşıya kaşıya;
Kepaze açlığı yalayarak,
Denirse adına yaşamak!
Siz, tanır mısınız,
Boş gezenin boş kalfasını?
Yılın on iki ayı,
İçse de içmese de o sarhoş adamı...
Siz, tanır mısınız,
Paylama şairim, paylama,
Varsın farklı olsun huyumuz.
Sen hırçın dalga,
Ben sakin, durgun derya…
Nihayetinde ikimiz de suyuz.
İşte ortak payda! ..
Yârab,
Yaşlı Asya’da
Taşlar oynadı yerinden,
Durulmuyor sular,
Hep dayak yiyor Arap,
Gık etmiyor,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!