Gök ela solar
Gün saat dakika sanki son nefeste
Kalem elde uyur gezer, tükenir sözcükler
Kent siner
Kalırım
Bir hayâlin
Kumsalda bozulduğu sırada adlarımız
Uyanıyoruz öteki uykular gözlerken bizi
Kocaman bir düş işte
Düştüğümüz anda buharlaşıveren..
Biliyor musun
seni bir bozkır yankısında düşledim önce
kırılgan bunalmış
bulduğu zamanı yitiren öykümdün kapımda
güz öncesi
projede hainlikler maskeler tekrar doğurma
kimliksiz gözler sesler gövdeler … yıkılmışlardır
sabit ihanetler canilerdendir, yaman oğlu yaman
bir nefes alımı yarı ölü yarı diri… serilmişlerdir
Od,havaya bağımlı yaşayan yangı
dağlanır ilişmesin yeter ki obje
Suyun aynasına vuran kızıl sır
Yelin sıkı gölgesi külü damıtan çıplaklık
gri feryat ve yankı
kendi öyküsüne kuş bakışı bir kışkırtma,nasıl da garipsi
kurgunun gerçekle ayrıldığı yer kuş tarlası
hangi rüyanın nesnesidir boşalan zamanın özeti
son güz,sendeleyen humma,dışarıdan bakarak
ilmikler,eksik taşları birbirine bağlayan şey
Yaşamın en güzel günleri ‘daha erken’demekle geçer,sonra ‘çok geç’ olur…
Flaubert’in bu kaygısını anlamak hiç de güç değil.Edebiyat ve yaşam yörüngesine oturan o ünlü yapıtını;Madame Bovary’i okurla buluştuğu zaman büyük tartışmalar da peşinden gelmişti.
Bir yazısında ‘Madame Bovary benim’ diyen ünlü yazar,en üretken dönemindeyken; 59 yaşında evrenimizin en ünlü romancıları listesine adını yazdırmayı başararak yaşama veda eder.
Zaman çok önemli bizim için.’Daha erken-çok geç’ karşıtlığı ile kim bilir kaç kez yüzleşiyor ve kaç kez kaçırdığımız fırsatlardan dolayı yakınıyoruz.
NECDET ARSLAN'IN "ÇOK SABAHLAR EFLATUNDUN" ADLI ŞİİR KİTABI ÜZERİNE BİR İNCELEME DENEMESİ...
Necdet Arslan'ın "Çok Sabahlar Eflatundun" adlı şiir kitabı Eylül 2020'de Mühür Yayınları'ndan çıkmış
Kitapta, aşk, özlem, umut, yalnızlık, hüzün temalarını işleyen 60 adet şiiri bulunuyor şairin.
Necdet Arslan şiiri, genç bir şiir. Kullandığı sözcükler cıvıl cıvıl tertemiz bir Türkçe'dir. Şairin, şiirde işlediği konulardan ziyade, kullandığı anlatım biçimleri ve dili kullanma şekli göze çarpıyor. Yani şairin şiirlerindeki temanın yaptığı etkiyi birinci basamağa yerleştirirsek, dilinin yarattığı etkiyi en az birkaç basamak yukarı çıkarmalıyız. O; köhnemiş, günümüzde unutulmuş arkaik sözcüklere yer vermez şiirlerinde; hep ışıltılı bir söyleyiş peşindedir. Çünkü şair, hangi konuyla ilgili bir şiir yazacak olsa, o konuya ait albenili sözcükleri arar, bulur ve âdeta bir duvar ustası gibi şiir binasını örer. Onun şiirlerinde her şeyden önce sağlam bir yapı vardır.
Necdet Arslan, serbest şiir yazmasına rağmen iç uyaklar ve armonisi yüksek sözcüklerle yüksek oktavlı bir müzikalite yakalar şiirlerinde. "Nida" adlı şiiri buna en güzel örnektir:
"Geceyi elekten geçirdim
Günaydın.
Daha kış gitmeden üç beş gün güneş açarsa çiçeğe dururmuş erik ağaçları.Kanarmış hemen.Çünkü ağaçlar arasında güneşe en tutkunu ,en çabucak kananıymış da ondan.
Her ayazda da dökermiş çiçeklerini.Gelecek her yalancı baharda kanmaktan geri durmazmış.
Pandemi olarak tanımlanan Korona Virüsü ile başa çıkmaya çalışıyor ülkeler.Baharın gelmesine bir türlü izin vermeden kasıp kavuruyor ortalığı.Yaşlı-genç,varsıl-yoksul demiyor,türlü yönlerden ayrımcığa yönelmeden öldürmek için didişiyor insanlarla.
Her gün sanki borsayı izler gibi izliyoruz ikiye üçe katlayan sayıları.Ülkemizde daha on gün önce bu beladan bir olan yaşamı yitiren dün akşam itibariyle yüz ikiye ulaştı.Bugünün rakamları bakalım ne olacak.
Gün ne güzel
Hele de bahar
Bulutları süt mavisi
Bağlar bahçeler yeşil.
Muhteşem şiirin usta kalemini yürekten kutluyorum saygılarımla
Dayanılmazlıkların yüklerini taşır..bir tebessüm karşılığına..
imgeler kondurur içinden
kayıtlara geçmemiş şiirlerin..o aranan. arzulanan tebessüm
dev dalgaların arasında gün ışığı...yaladıkca sevdalı yürek atışını..başlar yaşamsal adımların en soylusu..
değerli dostum sayın ...
Kül oldu zaman
Kül oldu deniz.
Çözemedim beyaza iz bırakan dolambaçların zincirlerini
Hayatın labirenti