Ne zaman
gözümü yumup birazcık kestirmeye kalksam
şeytanlığın tutuyor
.
Şimdi sırası değil
Seni sevmek bazen
Durmaksızın acıya banmaktır
Seni sevmek bazen
Koca bir dağın altında kalmak
Ve gece gündüz o ağırlığa
gökte dolaşan en korkak yıldız
utangaç mı utangaç
of gece of…
kendini geriyor kasnak
Merhaba Dostlarım.
Nasılsınız?
Bir şeyler söylemeye geldim sizlere.
Şiirle başlayalım ve onun üzerinden sürdürelim:
‘’Suyunda denizleri bulduğum
bilmediğim yerlerimdeki sancı..
Kimindir,hatıra mıdır acaba üç soğanı bırakmışlar
her yerin değişeceğini güzelleşeceğini sanarak
Sakin misin diye soruyor çelik, suratının en kuytu
yerine şangır şunur iniyor su.Söndürülüyor öfke.
Yok hayır siyah martının neyi yutup iç ettiği sanki
umrunda koca denizin.
Uçakların kalkış saatleri başka
Bir yarına ertelenmiştir.
Köşedeki baba direği şikayetçi değil bundan
Kime ait olduğunu anımsayamadığım sözler var bavulumda
Onları nereye taşıyacağımı
Yılgı giderek ölümcüllüğe yürüyor
Kapıların tümü ardına değin açıktır
Sessiz harflerimiz sayrılanmıştır
Utançtan arınmaksızın
Tıkanan sirkülasyonun ortasında
İlkin yokluğun içinde dolaştığını
Kavrarsınız akreple yelkovanın
Ayak basılmadık yerlerde aradığınız
Gül kurusu melankoliler
Kötülük tarlalarında durduk yere linç edilmiştir
Bilemezsiniz
Merhaba Dostlarım,
Cahit Sıtkı TARANCI’yı anımsıyorum.ABBAS adlı şiirinde:
‘’…
Akşam diyordun işte oldu akşam…’’ demiyor muydu?
Günlerin akışında varlaşan
Karşı konulmazlığına direnen renk renk çiçek
İklimin yüreğinden
Uygarlaşma yarışı bu de ki mavinin
Muhteşem şiirin usta kalemini yürekten kutluyorum saygılarımla
Dayanılmazlıkların yüklerini taşır..bir tebessüm karşılığına..
imgeler kondurur içinden
kayıtlara geçmemiş şiirlerin..o aranan. arzulanan tebessüm
dev dalgaların arasında gün ışığı...yaladıkca sevdalı yürek atışını..başlar yaşamsal adımların en soylusu..
değerli dostum sayın ...
Kül oldu zaman
Kül oldu deniz.
Çözemedim beyaza iz bırakan dolambaçların zincirlerini
Hayatın labirenti