Göçenlerin resimleriyle doluydu albüm.
İlk gençlik yıllarımı anılarımı aşklarımı anımsadım.
Sökülüp atılmıştı bazıları
Oysa kimselere olmamıştı bir kötülüğüm…
İndirime girdi ağustosta görüntüler
Dediler yeşil kıskacındaki sürgünleriyle
Dellenip serpilmiş ilkbahar
Güneş altında suyu yürümüş domur kiraz
Toprağına gülücük sunan mayıs haziran
Dediler ki,
Dışında durulabilir mi çırpıntının
Aniden kuşatır kuşkular
Gece ne dalı ne de yaprağını koruyabilir
Geçmişini kaybeder kalem
Bir surun yükselme saati gelmiştir
Akşamda sinyaller kızıllığı
Kışkırtan kesik
Testere kesiği mi
Başka türlü kanamaz
Gel bu gecelik ertele
Peşinden gitmeyi uykuların
Üşümesin durduk yere şarkılar
Varsın dönek desinler...
Örülen kozaların vakitsiz bozulduğu kuytuda
Yetmeyen dil vermeyen bu duyarsızlık
Sünüyor gizlenmedikçe
Uzanamıyorum korkuyorum dokunmaya
İnciniyorum
Uçurumlar da bakar gökyüzüne
Yolun bittiği yerlerde kime gizlenebilir solumalar
Geri dönülse bile toplanamaz ki atılan tüm adımlar
Başka türlü eprimiyor ruhlarımız
Başka türlü söylenemiyor bazı şeyler
Gökte bulutlar yer değiştiriyor
Karşıki doruktan düşüveriyor sis
İmbat okşuyor tenimi
Kuşluk geldi gelecek.
Bostanlar salınış yeşil türküler..
Hanidir nedendir
Bozkırım
Umutsuzluk fışkırıyorum
Hani var ya nedense
Bozlak gibi
Zamana bıraktım sözcüklerimi
Günü ağartan şiirlerimi
Çünkü kül olmamalı imgelerim
Ötelerde var olan gözlerine atıyorum özlemimi.
Billursuz aynalarda kırılıyor seslerin
Muhteşem şiirin usta kalemini yürekten kutluyorum saygılarımla
Dayanılmazlıkların yüklerini taşır..bir tebessüm karşılığına..
imgeler kondurur içinden
kayıtlara geçmemiş şiirlerin..o aranan. arzulanan tebessüm
dev dalgaların arasında gün ışığı...yaladıkca sevdalı yürek atışını..başlar yaşamsal adımların en soylusu..
değerli dostum sayın ...
Kül oldu zaman
Kül oldu deniz.
Çözemedim beyaza iz bırakan dolambaçların zincirlerini
Hayatın labirenti