Fuşya teraslarda serinlik
Ötelerde birkaç tekne.
daha derine düşen adımlar
Pelerinaltı saklambaçları
böyle akşamların birinde
kuşlar
nereye giderler gözüpek susuşlarla
sabaha mı gurbete mi
Düşe koklaya
Dizeler yazarken sana
Uykulara gömüldüğüm geceler oldu.
Biz şairler böyleyizdir
Yarım bırakırız bazen şiirleri
Bir dün tazeliğinin yalnızlığı serili
gözlerimin önünde.
Ondan önceki zamanlar
sarnıç gibi en derinlerde…
söyleseydin
kahvaltıya bir çatal bir bardak daha koyardım
simitçinin geçmesini senin için beklerdim
birlikte çıkardık sabah yürüyüşüne
gülleri sulardık başka kokardı senden sonra onlar
Anlamına yöneliyorum sabahının
-Ki-sen oradasın,o kuytudan bana el ediyorsun
Bütün mahremlerin başladığı yol
gerilidir bir kurşunun silueti gibi yüreğinde
tuzuna bir nebze bandıktan sonra
en bıçkın sularını bırakırım denizlerin istemiş olsaydın eğer hevesine
Orada kaskatı bir çökerti duruyor
Karartılmış mumyalar gibi durağan
Sureti,suları çekilmiş iç göl
Hangi iklimleri çözmeyi düşünür bilmediğimiz
Şiirler yazmıştım-ki-karalamışlar
Harfler nereye sürüklendiğini bilmek olası değil
Dağlar da vurulur mu şahdamarlarından
.
Tohum göm toprağa .her gelen konfeti
Döksün ayaklarına umrunda olmasın
büyüyor
sen ağlamadığında göğsümedeki yara.
gözlerimi kıstım
uyukluyordu gece
Muhteşem şiirin usta kalemini yürekten kutluyorum saygılarımla
Dayanılmazlıkların yüklerini taşır..bir tebessüm karşılığına..
imgeler kondurur içinden
kayıtlara geçmemiş şiirlerin..o aranan. arzulanan tebessüm
dev dalgaların arasında gün ışığı...yaladıkca sevdalı yürek atışını..başlar yaşamsal adımların en soylusu..
değerli dostum sayın ...
Kül oldu zaman
Kül oldu deniz.
Çözemedim beyaza iz bırakan dolambaçların zincirlerini
Hayatın labirenti