Ayırdındasın bu sinir savaşlarının
Geceleri gökkubbeyi kirleten dumanların
Su ve ekmek kamyonlarının
Bile isteye yakılışını okulların
Ve yok edilişini geçmişini geleceğine
Bağlayan yolların
Ekim şafakları gecikerek geliyor
Bozulmaya başlıyor metal aydınlıkta bağlar
İş başı yapıyor kesiciler
Salkımlara veda eden taneler cam bilyeler gibi
Yer çekiminde parçalanıyor.
Toprakta,üşümüklü şıra kristalleri
Böldüğün sakızın öteki yarısını
Bana uzattığın o akşamı
Metroda birbirini arayan tedirginlikleri
Yüzündeki morlukları iskeleye bırakmaya çalışanları
Suçüstülerle dolu ağustos günlerini
Anımsa…
Bu benim şaşkınlığım
Sabahın köründe kalkıp ötelere baka dururken
Kaçırıveriyorum avucumdan denizi.
Göğe diklenen sis dağları
Kav tutuşturucu
Çakmak taşı sürtülmesin yeter ki ötekine
Benzin yakmak için
Patlamaya hazır mağma
Günlerdir
Noktaları koparılmış sesli harflerden
Yoluna gül yerine azap serilen kaygılardan
Ovula ovula örselenmiş ömürlerden
Keskin yıldırım düşlerinin üstüne sabır serpilen gecelerden
Yana mısınız
Evin yolunu gözlüyor.
Tam da kestiremediğin bir sıla özlemine işkenceye katlanırcasına
Katlanıyorsun.
Giderken kimselere veda etmedin değil mi?
Senden ayrı kalmanın çıkışsızlığına katlanmaya çalışıyorum
Akşamın alacasına saklanıyor
Esmerliği gözlerinin
Usançlı umutlarımı kışkırtıyorsun.
Körkütük sevmeler geçmiyor değil içimden
Aklım fikrim sen.
Delik şarkılardan birini daha kırparak yürüyorum
Kendini saklayamayan geceye
Ortancanın ekşiyen gölgesine
Muhteşem şiirin usta kalemini yürekten kutluyorum saygılarımla
Dayanılmazlıkların yüklerini taşır..bir tebessüm karşılığına..
imgeler kondurur içinden
kayıtlara geçmemiş şiirlerin..o aranan. arzulanan tebessüm
dev dalgaların arasında gün ışığı...yaladıkca sevdalı yürek atışını..başlar yaşamsal adımların en soylusu..
değerli dostum sayın ...
Kül oldu zaman
Kül oldu deniz.
Çözemedim beyaza iz bırakan dolambaçların zincirlerini
Hayatın labirenti