sana yalnızım
yumuşacık bir felaket var başucumda
kendime öteki bu zaman
kendime öteki bu evren
sen daha şairdin o zamanlar
ömrümde ilk kez bir şiir okuyordum
bir şey söylemeye yeltendim
titredi dudaklarım
şapkan güzelmiş, diyebildim.
bir el uğruna aşka kalkıştığım gün yemine çağırmıştın beni.
ayaz vurgunları içinde ilerlerken gece biz o ayrı odalardan kalplerimizi işliyorduk gergefimize.
şafağın ne zaman patlayacağını hiç düşünmeksizin düşmüştük yollara.
ne ki,bir türlü tutup da seyredemedik gurubu.
ölümsüzlüğü bağışlayamadık birbirimize.
dün anlaşamadık
avuçlarında bahar tazeliği gibi
papatya kokusu
bir tanıdık gülümseme asılıyor bakışlarıma
karşı’dan bir sandalı kaptığı gibi seni getirip
ben ki ki kumruların şairiyim
iki mavi arasından nasıl baktıklarını
anlarım sabahlara
şiirlerde kaybolmak nedir ki
dünkünün yerini başka sabah almış
hiçbir şey oluyor zaman değiştikçe her şey
kendi yerimde miyim sanki ben
nedir bunun adı
büyük sonsuzlukta
kaç adım ötede ise vuslat
durup dağları,gölleri ve çiçekleri beklercesine seni
yalnızlığın sızısı bu bendeki
kıpırdanışları içine alan bir epope dokuyoruz
gece / bir düş dünyasını dört koldan saran
renklerin devinimi
değişken bir ateş dili
ARAMIZDA KALMASIN da kütüphanemdeki yerini aldı.
Teşekkürler Celal KARACA…
Yapıt ,Bilgi Yayınları’ndan Mart 2024’te çıkmış.333 sayfadan oluşuyor. Son sayfasında yazarın özgeçmişine yer verilmiş.
Umut Durmuşoğlu’nun tasarımını yaptığı kapağın arka yüzünde özetle şöyle bir açıklama var :
Muhteşem şiirin usta kalemini yürekten kutluyorum saygılarımla
Dayanılmazlıkların yüklerini taşır..bir tebessüm karşılığına..
imgeler kondurur içinden
kayıtlara geçmemiş şiirlerin..o aranan. arzulanan tebessüm
dev dalgaların arasında gün ışığı...yaladıkca sevdalı yürek atışını..başlar yaşamsal adımların en soylusu..
değerli dostum sayın ...
Kül oldu zaman
Kül oldu deniz.
Çözemedim beyaza iz bırakan dolambaçların zincirlerini
Hayatın labirenti