Naime Özeren Şiirleri - Şair Naime Özeren

Naime Özeren

Azrail’e sual edilebilse
İki çift de benim sözüm olurdu:
Vakti gelmiş günü dolmuş ben varken
Fidanımı söküp almak yol muydu?

Can parem, ciğerim, bir tanem oğul,

Devamını Oku
Naime Özeren

Bu anlatacağım öykü
Okumaya susayan bir çocuğun,
Nihat’ın kısa hayatının kısa öyküsü.
Öykü değil aslında gerçektir özü.
Nihat çok çocuklu bir ailede
Çocukların en büyüğü.

Devamını Oku
Naime Özeren

O gün Ankara’da olmak vardı dostlar,
Tek kelimeyle muhteşemdi yaşananlar.
Gecenin karanlığında yollara bakanlar
Ateş böcekleri düğüne gidiyor sanırlar.
Hiç ara vermeden dizilmiş peş peşe stoplar
Kırmızı bir çizgi oluşturmuşlar.

Devamını Oku
Naime Özeren

KIZIM SBS ANNESi

Yarış atı hepsi sanki
Tükendi bak takatleri
Yıllar önce öğrenciyken
” Hadi kızım çalış ”derken

Devamını Oku
Naime Özeren

Serseri gönlüm dolaşırken derbeder,
Takılmış oltana bir kere.
İçimdeki asi gel-git ler
Parçalanır sahillerinde
Dalgalarının hırçın köpükleriyle.
Bir balıkçı motoru geçer,

Devamını Oku
Naime Özeren

Bir kadın çığlığıdır rüzgâr ıssız gecede
Kokunu getirir samanyolundan
Sarıp, kırık dizelerime
Yağmur sonrası toprak kokar ya
İşte, öyle dolarsın içime
Bir asi türkü olursun dudağımda

Devamını Oku
Naime Özeren

Hasretin canıma ağır gelince
Mülteci bir hüzün dolar içime
İnfaz hükmümü verir sevdan
Ayaklarım yarı çıplak
Vururum kendimi dağlara, göle…

Devamını Oku
Naime Özeren

Bu gün günlerden pazartesi
Ve ben seni düşünüyorum
Kırılgan Çocuk İrisi...

Umarım ciğerlerin biraz daha iyi.
Demiştin ya: geç alınmış bir kararla

Devamını Oku
Naime Özeren

Açar mı çiçekler bahar gelince?
Kuzular meler mi bahçelerde?
Güller mis kokar mı yine üç mevsim?
Biz yatağa düşeli kaç mevsim anne?

Açmadan solan çiçekler gibi,

Devamını Oku
Naime Özeren

KIBRISTA KANLI NOEL SONRASI “ Sn. DENKTAŞ’ ın anısına saygımla “

Elazığ Kız İlköğretmen Okulu’ nda yatılı öğrenciydim. O yıl Okul Başkanı seçilmiştim. Heyecanlı, örgütleyici, yapıcı ve birleştirici bir yapım vardı. İçimizdeki vatan aşkı milliyetçilik duygularımızı daha da körüklüyordu. Öğretmen olacaktık. Vatansever çocuklar yetiştirecektik. Kıbrıs’ ta kanlı Noel. Rumların yaptıkları işkencelerin doruğa tırmandığı zamanların başlangıcıydı. Kıbrıs’ tan bir şehit cenazesi geldi.Pilot teğmen….Okullardan belli sayıda öğrenci istendi tören için. Öğrencilerin tümü beni seçin diye bağırıyordu. Kar dizboyuydu. Fırtına ve tipiden gözgözü görmüyordu. Cenaze marşı eşliğinde tören alayının arkasından askerlere ayak uydurmaya çalışarak ağır adımlarla yürüyorduk. Şehitlik şehrin dışında ve çok uzaktı. Okulun verdiği ayakkabılar çoktan kar suyunu çekmiş, ayaklarım buz gibi olmuştu. Galiba şehidimiz için akıttığım gözyaşlarıma biraz da soğuktan donan ayaklarımın acısı karışmıştı. Çünkü dönüş yolunda ayaklarımı hissedemez olmuştum. Okula döndüğümde uzun süre kendime gelemedim. Hastalandım mı? Anımsamıyorum…

Olaydan çok etkilenmiştik. Birinci ve ikinci sınıflardan gözüme kestirdiğim öğrencileri gündüzden organize ettim. 3/A ve 3/B den de seçtiğim arkadaşlarım hazırdı. O gece nöbetçi öğretmen uyuyunca usulca yatakhaneden çıkıp büyük boy beyaz kartona kocaman bir Kıbrıs haritası çizdik. Ortasına da ay yıldız. Sıra haritayı boyamaya gelmişti. Parmak uçlarımıza toplu iğne batırarak gücümüz yettiğince sıkıp damlayan kanlarla Kıbrıs haritamızı tamamladık. Gönül huzuru ile yattık. “ O zamanlar Hepatit B mikrobundan ve basın bildirisinden habersizdik.”

Devamını Oku