kimse aldırmıyor di’li geçmişe
geleceğe fal tutan sıradan hiçliğe
kim imzaladı bizi ipe çeken yasayı?
değişiyor kimyası zamanın
mürekkep al'dan sarı
I. ULUSLAR ARASI ADANA EDEBİYAT FESTİVALİ
5-6-7 Nisan 2007
Çağımızın Edebiyatına Bakışlar;
Adana’dan Dünyaya, Dünyadan Adana’ya
herkese açıktı kapı
anlamın gizlendiği kuyuda
hazza yer yok
herkes dışarıda
yok ediyor birbirini gidilemeyen kentler
kargaların didiklediği
bireylikleri
mucize soruyoruz anarşist hayaletimizden
kayganlaşıyor zemin
- Doğan Ergül’ün ardından…
küle dönüştüğünde
gözünü içe kırpmayı biliyor yaz
hangi çakırdikeni sağ kalır
—Dağlarca’ya saygıyla…
gönül kadırgasında
mesireye çıkmış kâhine sordum:
yetişkin döngüsünde
taş kırıyor orman iklimi
:
insan soyu tahtada!
duvara vuran gölgeyle oyalanırdı
I - 13 Ağustos 2006 Öncesi Değerlendirmeler:
Lübnan’da sivilleri de hedef alan acımasız bir savaş sürüyor. 26 Temmuz 2006'da Roma'da toplanan Lübnan Konferansı sonuçları incelendiğinde görülüyor ki yalnızca endişeler dile getirilmiş ve ileriye dönük yardım önerilerinden başkaca bir çözüme ulaşılamamıştır. Durumu 'cinayete yeşil ışık yakmak' olarak yorumlayan yine Batı'da çıkan bir gazetedir ('Liberation') , ki bazılarının aklıselimi halen koruduklarına dair olumlu bir işaret olarak algılanabilir. Uluslararası topluma yardım çağrısı yapanlar da var. Çağrıların tümünün yeterli ve samimi olup olmadığı ise tartışılabilir. Bir ülkenin bombalanmasına izin verilip, aynı zamanda oraya insani yardım malzemesi gönderiliyorsa eğer, samimiyetten şüphe ederim ben! Buna rağmen itidalli davranıp, Batı’nın “homojen” bir bütün olmadığını göz ardı etmeyeceğim. Aksi halde tüm değerlendirmelerin nirengi noktası “taraflılığa” sapacaktır.
Altyapısı tahrip edilmiş bir ülkenin maddi kayıplarını belirli bir oranda karşılayabilirsiniz. 'İnsan kaybı ne olacak? ' diye soralım bir de. Ölenler geri gelmeyecek, burası kesin. Ama ağır darbe almış, kentleri bombalanmış, topraklarında veya tanımadıkları ülkelerde aniden sığınmacı durumuna düşmüş; aile, ev, okul, iletişim araçları, enerji santralleri, hastane, iş ve işyerlerini yitirmiş bunca insan; hastalar, yaralılar, yaşlılar ve çocuklar ne yapar, bundan sonra nasıl yaşar demiyor kimse. Bosna'da da dememişti. Sessizliğe karşı çıkan ve bugün Lübnan’da sürdürülen vahşet için ne söyleyeceklerini gerçekten merak ettiğim; Bernard Henry Levi gibi Batı’lı entelektüeller o tarihte tüm güçleriyle Batı’nın Bosna’da öldüğünü haykırmışlardı.
Sevda Kenti'nin Öyküsü’nü dinlemek ister misin?
İstersen son şiirime bir göz at… Sevgilerle.
şiirinizde yorgun ve sarhoş bir yaprak gördüm onu aldım ırgat'a verdim...
bu sitede ender şiir yazanlardansınız..
saygı sevgi