sen baharı bilir misin dostum
benim bildiğim gibi
bilir misin
beynin çaresiz
bedenin bitkin
ne demiştin hani:
“seviniz bu dünya sevmek yeridir
nihayet bu dünya ölmek yeridir
hayatın tadını bilmek yeridir
seviniz, seviniz ölene kadar…”*
delice kıpraşan aklın köşesinde
bir dünya barınıyor
gökyüzü kızıl
çığlıklar kül rengi
kolay değil bulutu yadsımak
rengini yitirdi gökyüzü
geri dönüldü ruh sarnıcına
bulut kıskançlığa durdu
yağmur bitti
suya kırıldı buz
ev soldu can
yürek odaları ıssız
ayrılık yorgunu
nasıl anlatsam sana
'yaptılar yıktılar
yeniden yaptılar...'
hüzün 3/4'lük bir ezgi
uzaktan duyulan
çığlık çığlığa bakire düşlerim
izin verdiğim bütün yenilgileri
sırtlayarak yürüyorum sırat köprüsünde
son dansım olacak bu
uykuya son dalışım
üzerime dokuzuncu ay düştü
-yitik günler cellâdı-
ipini koparmış gulyabanicesine
vuruyor zamanın mührünü yaza
soluyor yadigâr gül goncası
sesini duydum yine
çığlıklarını
beni çağırıyorsun uzaktan
'ben baharım! ' diyorsun....çiçekleri solmayan
sevgiyi doğuran
yaradan'dan armağan
bir ütopya lazım Taormina! *
- dileğin sakin bir limansa
bana gel -
demiştin de
Sevda Kenti'nin Öyküsü’nü dinlemek ister misin?
İstersen son şiirime bir göz at… Sevgilerle.
şiirinizde yorgun ve sarhoş bir yaprak gördüm onu aldım ırgat'a verdim...
bu sitede ender şiir yazanlardansınız..
saygı sevgi