geriliyor kırılası ipler
insan yalnız
aşk yalnız
âşık yalnız
dostluk
kıyılarım ey!
neden
bu kadar yalnızsınız
takvime yazdım
bir tomurcuğa sözüm var
lodosa dönüyor karayel
yaşlılar huzursuz
yel sert esiyor kentte
zorlu bir poyrazda imbat kokuyor gönlüm
“sevgi kadar sıcak” inliyor bir reklam
bir mektup alacaksın bugün
yakamozlar bırakacağım gözbebeklerine
yirmi dördü vurduğunda saat
sıkıca sarılmalısın üşümelerime
unutmalıyız
konuşmalı ademoğlu
anlatmalı günahları bir bir
ağlamalı
kalp sancısı diner belki böylece
yoksa unutmalı mı tümden
çocukluğumu bıraktığım
uzak kentte üşüyor kalbim
tanıdık bir ağrı yapışıyor yüreğime…
palmiye topluyorum nehir ışıklarından
renksiz bir cibinlikte hapis yeniyetmeliğim
yunmadıkça gayya kuyusunda
suyunda bir kez yosun tutmadıkça
bilemez insan
yüreğinde açan kış veya
yaz yeşili midir tetik çekildiğinde
gülüşümde kekik kokusu
taşıyacağım size dağlarımdan
ruhumun gizli saklı
koyaklarını okutacağım satır satır
özgür yeleli meleklerin
aşkın kapıyı çalışı var hani
habersiz düşmesi eşikten
erguvan nağmelerde titreşen
kırılgan ateş
bir keman yayı
gergin hikaye
düşünce üretmeli ıssızda
düşler sancılandığında
çelikten dokunmalı yürek
eskimemeli kuytuda
suyla beslenir toprak
Sevda Kenti'nin Öyküsü’nü dinlemek ister misin?
İstersen son şiirime bir göz at… Sevgilerle.
şiirinizde yorgun ve sarhoş bir yaprak gördüm onu aldım ırgat'a verdim...
bu sitede ender şiir yazanlardansınız..
saygı sevgi