Hançeri sırtında taşırken nasıl soluk alır gönül,
Nefes nefes öldürür sevdayı her bir ah.
Sabır taşlarından zindanlar örüyorken hayat
Güneşi tutan gözlerin de yitirdim
Geceye doğmaya gebe mavilerimi.
Şefkat meleklerinin kanatları kırıldı bak.
Alıp başımı gitsem diyorum.
Bir dağ başı yalnızlığın da demlesem kendimi.
Yoruldum bu şehirden,
Telaşlı insanların yitik hayallerinden.
Bir tebessüm iyileştirir,
Bur merhaba ,
toprağa gömdüm düşlerimi.
Beni büyüten hayat
Benden ne bekledin.
Ben öksüz ,yetim bir çocuğum
Ankaranın kucağın da.
Beni doyuran sevdadır.
Kalabalıktan yoruldum yüreğinde dinlendir.
Soluğum dursun,gözlerinde demlendir
Ömrü geçerken cümle âlemin.
Sen sonsuzum kal,herkes değilsin.
Etrafımı yalanlar usulca sarmış.
Gözlerim uykuyla kavgalı,
Bilmem kaç keredir,
Bekliyorum yalnızlığının mabedin de
Usulca ve kırgın.
Bir eylül gecesi ,
Son değil bir ilkbaharını selamlıyorum sevdanın.
Bunca yaş, bunca çile ,
Taşıyordu zaten senden heybem....
Bı köşe başın da soluksuz kalıp,
Can verecek değilmiydi âhım
Çile dergahı gibi ...
Dervişler beslemedi mi
Gün gelir eceli de şevkle kucaklar ruhum,
Ellerinle gömdügün toprak,
Kefenimden önce çürütür kalbimi.
Ve sonra ,
Sen.
başka başka gözler de maviyi düşlersin ,
Gözünüzü kırpmadan öldürünce tanrılarınızı siz.
Son masumiyetini yitirince merhametçiloğiniz.
Arzu ve heveslerinizin
boslukların da çırpındıkça zerreler...
Hızlân vadisine kurdukça kentinizi,
Sahte mutluluklarınız,
Sezsizliğin saklı tılsımın da ...
Dudaklarıma mühürledim adını.
Son bir defa işlenmiş bir günah gibisin
Ve tenin de ilk baharın çiçek kokusu...
Görmek seni gözlerinin en derinin de
Yaşamak seni terkedip tüm ihtimalleri
Yürüyorum,
Ayaklarıma çelme takıyor kuşkular.
Yüküm bir dağ,
Sırtım da hevesi kaçmış,
Yarım yamalak bir sevda.
Dillerime acısı sürülmüş dünya'nın.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!