engerekler
ölümsüz meleklerin elçileri
sessiz değildir
gelişi
ölümün
zilleri takılıdır ardına
Büyümüşlüğünle doluyorum
Akşamın dolduğu zamana
Ürkek bir gitmenin
Çığlık çığlığa haykırışını
Paylaşıyorum
AdıNı bile bilmediğim coğrafyalarda büyüdüm ben.
Her gördüğüm düşün gerçekliğini aradım mesela.
Orada bir köy var uzakta parçasını ezberletmişlerdi çocukken.
Gitmesekte görmesekte o köy bizim köyümüzdü.
Oysa sevmek öyle değildi
gidip görmek,
Ölüm,
Bir nefsi terk ediştir,
bedensiz BEN'liğe varmak için...
Aslında ölüm AŞK'tır
ruhun özgürleştiği.
Ya Ben beni bulmak için yola çıktı bende
yada ben benim içimde kayboldum ansızın,
kalk gidelim der neşeler var içimde
oysa şarkılar bir veda havası çalıyor
otlaklara salınan kuzuların
annelerini bulduğu sevinçlere ortak oluyor
Bütün sözcükleri bana ait olan bir yolculuktayım, dile gelende midir cevher, dile getirende midir bilinmez. Aslolan, yola çıkıp dile gelmekti. Kah yanıp, kah susmayı öğrenip düşlerin içinden çıkmayı denedim. An geldi bir söz yetti anlatmaya, an geldi ne yazarsam yazayım anlatamadım içime düşen ateşi.
Bazen yorgun düştüm iki adımlık mesafede, bazen de kilometreleri kat ettim tek nefeslik zamAN diliminde. Aman demedim, çağırmadım yardıma kendimden ötesini. Başarmak değildi derdim yaşamayı öğrenmekti. Hani şu ballandıra ballandıra anlatılan Kendini Bul yaradılışın sırrına vakıf ol cinsinden değildi arayışım. Ben kendi sırrıma vakıf olmak istedim sadece.
Hiç sormadım kendime seni ne mutlu eder diye. Dünyanın en zor sorusu idi cevabı BENcillik olan. Hayatın en güzel hallerini zaten yaşıyorken ne gerek vardı, BENi zorlamaya değil mi? Bir bilmece gibi hayat, bildiğin cevapları küçük karelere saklayıp içinden çıkılması zor denklemlere terk ediyor insanı. Derken en bilinmeyen soru çıkıyor karşına, eski dilde yaşamak. Hayır eski dilde yaşasaydım yeni dilde neden arayayım cevabı. Çok anlamsız geliyor böyle karşılaşmalar bana. Eski dilde susamak gibi tarifsiz kalıyorum ab-ı hayatın içinde. Sahi, ne isterim ki herşeyim var iken. Eksik olan neydi düşüverdim yollara avare avare… Bulduğum BENin son arzusunu yerine getirmekti hatırladım.
ellerine dokunmak
mutluluk denizinde yelken açmış devasa bir yelkenli hissi veriyor
bana
rüzgar estikçe coşan yelken gibi şişiyor yüreğim
yorgun düşmüyor bedenim sende
çünkü bedenden içeri düşüyor herşey
sessizlik ve yalnızlık
bize getirecekse mutluluğu,
ne diye
çoğullaşmanın derdinde dolanmaktayız.
BİR olma halimiz ise
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!