Ben ÖL’ümdüm.
Yaşarken, gözlerimden dile gelirdi heceleri yaşamın.
Geçen her bir günün hesabını yapan Tanrının defterine çalakalem yazılar yazdım kimine günah dediler, kimine sevap.
Doğumuma neden olan yaradılış hikayelerinden yazıldı tüm kitaplar.
Ne ölümdü beni alan,
ne de doğumlardı geri getiren,
Geceydi, düşe geldiğim anların içinde idi söylenen tüm sözler, kendi kalabalığında denk geliyordu başarıya ilmek ilmek dokunan mutluluklar. biliyordum neyi düşlersen O oluyordu. O’nu düşledikçe BEN olacağını fark ettiğimde ise adım mutluluk olmuştu. Ben, Sen, O, Biz olduk ne ala fakat gel gör ki hepsi nihayetinde ben idi. Düşlüyorum o vakit; SEN, BEN’im oluyorsun….
Bin ölüm bir doğum
Tadında
Pusuya yatan
Katillerin
Ellerinde
Yaşam buluyor
kabız olmuş görev atamalarıyla
sürdüm seni gövdemden
ve atmak için
içimden
bardak bardak
zeytinyağı içtim
Bir güvercin soluklandı penceremde,
penceremin eşiğinde
birikmiş suyla giderdi susuzluğunu,
açlığını verdiğim yemle
güvercin teslim olmuşsa kanatlarıyla insana
bir avuç yem
görüşüme gelmeli gecenin yıldızları,
döşüme pay olmalı güneş,
tanıdık sevgiler ile sarılmalıyım
bulut kaplı gökyüzüne
ve
gerçeğe dönmeli
her sevda bir kırılganlık yaşar
kaşığın, çay bardağındaki duruşu gibi
yudum yudum içersen,
serde,
güzelliği görmek mümkün olur
Gün gelecek
kaçak görüşmelerden sıyrılıp
sokuluvereceğim nefesine
sevgili.
Çünkü
sen benim coğrafyama doluşuveren
Himalayada hasret oldum Sevgili
Everest dağında yalnız bir keşiş
Evreni terk ettim
Gözlerinin hatrına
Dualarım, sessizliğimden doğan sana idi
Gözlerini kapatıp nirvanayı çağıran tüm seslerin içine doluyordu




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!