önce ağlamayı unutturdular, erkekler ağlamaz diyerek, sonrada gülmeyi ne o kadınlar gibi gülüyorsun diyerek.
Sonra ruhunu terketmiş milyonlarca erkek olup çıktı ortaya gülmeyi ve ağlamayı bilmeyen ve bu odunsu halini erkeklik sayan. cinayetler, ölümler, savaşlar ağlamayı ve gülmeyi unutanlarca büyür ve büyütülür.
coğrafyamda önce erkekler gülmeli ve ağlamalı ki barış gelsin her bir parçama
Ey Sevgili
Yansımam olmalısın hayatta.
kalbimin ve gözlerimindeki ışığın yansıması.
en çokta kalbimin yansıması olmalısın.
yüreğin yüreğime aynalık etmeli
ve yüreğim yüreğini göstermeli gözlerimde.
Bazen bir düş yaşadığınızı farkettirir, bazen de bir ayrıntı sizi hiç varamayacağınız şeylere birden bire ulaştırır.
Ellerinizdedir herşey, mutluluk, sevgi güzellikler düşledikçe büyür sarar sizi. sonra hafif bir rüzgar eser dağılır düşleriniz.
Düşersiniz kendi karanlığınıza, mutluluğa tutunduğunuzdan daha sıkı tutunursunuz bu karanlığa, uzansanız mutluluk olursunuz kalıp hüzün olmaya devam etmeyi seçiyorsanız sizi kimse taşıyamaz mutluluğa.
an gelir gittiğini hissettirirsin,
an gelir öyle ağır gelirsin ki taşıyamayacağını bile düşünürsün.
kimi zaman öyle derin olursun ki boğulursun varlığında,
kimi zamanda bir kuşun kanadına dönüşürsün kanatlandırırsın yüreği,
eh be dostum
ne çok şeysin hayatımda.
seni,
en kısa
ve
en uzun anıma
katmak için
düşlerimle ektim tarlaya
Çocuk,
bu kaçıncı büyümek isteyişin,
büyümek
iyi bir şey olsaydı
büyüyenler
ah keşke şimdi çocuk olsaydım demezdi.
Bizim derdimiz çok olmak değildi,
sadece OL'maktı.
Bu yüzden,
sayıca çoğalan içi boşlardan olmaktansa
az kalıp
yüreği taşanlardan
Hiç bir zaman geriye dönüp yazdıklarımı düzeltmedim, belki de bu yüzden devrik bir cümle gibi yaşıyorum hayatı…
Uzak diyarlardan toplanıp gelen hasretlerim var idi, kimi annesinden kopardı, kimi babasından. Yetiştiği yer ise hep yüreğim olurdu. Kaç gitmeyi yaşadı, kaç gelmeyi tadıverdi bilinmez. Her geliş gidiş başka bir sancıyı gömüverdi haritama. Ocağımda köz olmuş bekleyişler, dumanımda sevgiliye dair hasretlikler var.
Puslu bir günün sundurmasına oturuvermiş beni seyreylemekte zaman. Kalabalık yağmur damlaları dolanıvermekte üzerimde ben bir hasret müziğini çevirmekteyim ıslıklardan sözcüklere.
Ah yüreğimi avuçlarına verdiğim güzellik, bilir misin yaradan da yüreğini aynı şey için vermişti avuçlarıma. Adına AŞK dediği o derin yanma hali hatrına. Şimdi yağmurlara siper etmekteyim bedenimi varlığını benden esirgeyenlerin hatrına. Her damla söndürüversin seni benden alanlara duyduğum öfkenin ateşini.
Dersimiz AŞK idi, niyetimiz teslimiyet.
Yolumuz içe dönüktü, gidişimiz hep dışa.
Sevgiliyi derya deniz gezerek aradık.
Denizlere sevgiyi ekerek kendimizi kaybettik. Kaybettiğimiz kendimizde
ne sevgiliyi bulabildik,
ne de kendimizi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!