En uç noktada bir düş
Tahtın kırık dökük çürümüş
Düşersen düş
Artık ne sükut altındır ne söz gümüş
Gözden gönülden peşi sıra düşüş
Ne umuttur ne bir düş
Bizden bir parça kalacak onlara
Ağıtlar beni yakacak
Şiirler seni anacak
Aynı türküde buluşacak
Aynı hikâyenin kahramanları olacağız
Kahraman dediysem savaşarak değil
En güzel gelişlerdir hani
Bir çay arası geleceksin
Defalarca tazelerim
Eskimesin
Bir çay daha koyar
Üstüne şiirimi yazar
Kanserojen bir havan var bugünlerde
Ey ağır başlı şehir
Mehtabına tutulan
Girdabında yutkunmaya meyletmiştir
Nereye sürüklersin
Önüne kattığın bu insan selini
Daha fazla kapaklanıyorum yalnızlığa
Düşen her yağmur damlasında.
Kuşlar nereye gitti
Yakışmıyor göğe sağanak sessizliği.
Sarı bir yaprak tanesini dövüyor damlalar
İki mevsim öncesinin bu hatıralar.
Geç gelen bir veda havası bizimkisi
Kenetlenmişliğin gevşekliğini yaşıyor ellerimiz
Dudak payı bırakma acizliğinin hesabını soruyor hayat.
Soluyacaklarına geç gelen veda havasını da kat
Bir veda arası vermek durumundayız
Heyhat...
Biz mi kötüydük
Masallar mı bize ihanet etmişti
Hani iyiler kazanır
Kötüler de kaybederdi
Ne yalanlarla yatırılmışız be
Yıllarca gelmedi
Belki daha çok üşümeli
Daha derin titremeli
Belki daha çok
Daha çok sevmeli
Belki daha az düşlemeli
Daha çok düşünmeli
Zamansızdır
Bir annenin ağıt yaktığı ölüm
Kundakta olmasa da hayat
Henüz yirmisini bulmamıştır
Ne yaşayacaktık be
Okul denen bir illet
Uzun bir yorgunluk
Dilim gırtlaktan zonkluyor
Kıpırdayabilse dudaklarım
Kenetlenmiş dişlerimin arasından
Kısa ve öz bir lanet okuyacağım
Dokunmadan okuyabiliyorum nabzımı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!