Seni kalbimden sürgün eyledim Leylâ;
Yıldız gibi kayarken, içimde koptu vaveylâ.
Hâlbuki öyle mühürlenmiştim ki gözlerine;
Ruhumda mehpâreydin, yarışırdın süreyyayla.
Sermesttim bir zaman, o kavi sözlerine.
Ruhumun zirvelerinde eridin kar gibi,
Kıskanmıyorum kimseden ahu gözlerini.
İştahlanmış avcılar, her an seni yer gibi;
Yine şırınga etmişsin tatlı sözlerini,
Yeni heyecanlara dünden gönlün var gibi.
Fırtınadan sonra gelgitler diner,
Püskürür lavlar, yanardağlar söner;
İçimin aleviyse durmadan yanar.
Ateşime odun taşır gözlerin,
Her bakışınla, saplanır yivli ok;
Musikidir ruhuma, tatlı sözlerin.
Gümrah bir ırmak gibi,
Zaman çağlayıp akmakta.
Yıldızlar şavkır, ateşböceği gibi;
Tünemiş karanlıklardan,
Altın rengi şafaklar sağmakta.
Lale devrinde olmalı;
Ruhumun pervazına tutunan,
Riyasız bir düştün.
Sanaldaki aşkın saçlarını,
Tutup, ta kökünden yolmalı.
Kendi elinle kuyunu deştin;
Masalların çekmeceleri, ansızın açıldı;
Göklere pervaz vurdu ak güvercinler;
Gelip yüreğimin dilek ağacına tünediler.
İçimdeki hazin boşlukta irtifa kaybederken,
Şafak kızıllığında bir beyaz lâle açtı;
Aşkın kavruk kozası, milat olup saçtı.
Dudaklarım susuz, gecelerim uykusuz,
Sevgi musluklarını kısma mehparem!
Yüreğimin kıyılarına tutun korkusuz!
Gözlerin acılara merhem tek çarem.
Umutlu bekleyişlere ömür beledim,
Bıldır kocası rahmatlık olunca,
Keldağı gibi dasdingil kaldı dölleriyle.
Tütün de para etmeyincik,
gidişat halleti duruyodu allehem.
Sumsuk gibi sımsıkı sarıldı işlere.
Yazıya cılban, balcan, bakdenüz, banadura ektiydi.
Leyla’nın ruhunu taşıyan güzel;
Yüreğim hep zoru mu seçecek?
Hayatımın sol anahtarısın, özel;
Ömrüm sensiz olarak mı geçecek?
Yaşamın geçici duraklarında beklerken,
Yıldızlar telli duvak, saçlarından sarkarken;
Gecelerime suretini rehin bıraktın.
Bağban idin, bağrımda gül açarken;
Sevinçlerimi, ayrılık ateşiyle yaktın.
Mahzun düşlerime, gamze çakarken;
Ayrıldı yolların, Asi gibi tersine aktın.
GÜZEL DERİN BİR ANLATIMINIZ VAR..GÖRMEYEN GÖZLERİNİZ AMA YÜREĞİNİZİN GÖRDÜĞÜNÜ MISRALARA DÖKEBİLİYORSUNUZ TEBRİKLER..