Gençlik anılarıyla,
Gençlik olaylarıyla,
Büyüdük.
O zaman “ Ne diyor bunlar? “ diye,
Anlamaya çalışan bakışlarla onlara baktık.
Şimdi gençlik gitti gidiyor.
Gerçekler çoğu zaman sıkıcıdır.
Bazen gerçekten kaçmak kaçınılmazdır.
Gerçekler seni rahatsız ederken,
Okul sıralarında hayalini kurduğun karakterler,
Güncel deyimle bir tık kadar yakınındadır.
Sonu iyi bitmese de,
Daha önce de anlattım.
Yine anlatıyorum.
Biz üç grubuz.
İmzayı atmayanlar,
İmzayı atanlar,
İmzayı atanlar ve meyve toplayanlar,
Ben ve benim gibiler,
Bir pastanın son dilimi gibi,
Tattık toplumda olması gerekeni.
Şimdi bu tat bu toplumda kayıp tarif belki.
Herkes bambaşka.
Mesela o zaman beyaz,
Öyle acayip bir dönemden geçiyoruz.
Hayatımızın en kebap dönemini geçirdiğimiz,
Kişiyle iletişime geçiyorum.
Her zamanki gibi gülüyorum.
Ama bu sefere toplumsal bir alanda gülüyorum.
Sağdan, soldan soruyorlar:
Koşuyoruz.
Ama önümüze bakmıyoruz.
Koşarken,
Kilometreler geçerken,
İnsanlarla iletişim kurarken,
Günü kurtarmaya odaklıyız.
Kaç şiirde,
Kaç şairce,
Söylendi “ güzel günler “.
O güzel günler o kadar uzak değil.
Bir avuç dünyanın bir kara parçası değil.
Hele üç beş kuruş hiç değil.
Gönül isterdi bu dizelerde güzellemeler yapmayı,
Yaşamın hangi alanında konu kaldı?
Uyuduk.
Uyutulduk.
Hala uyanmadık.
Çok oldu çalar saat çalalı.
İnsanlar birlik olup birşeyler yaparlardı.
Dünyada böyle.
Ya da böyleydi.
Bizdeyse yapılanı yıkmaya,
Eleştirmeye,
Çekiştirmeye başlarız.
Selamlar sana,
Unutma!
Hep tuhaf gelir sana.
Baksana şu ortama.
Sen değişik.
Ortam değişik.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!