Kılıfından çıkmış bıçaklar
Sürtünürde gönlümün taş duvarlarında
Çıngıları aydınlık olur karanlıklarıma
Ses etmez suçlular
Bir şehir kovulur gözlerimden
Bir çiçeğin kozağında tütmüşse zemheri
Yemişlerin en güzeli serdirilmişse mütevazi toprağına
Gökten rahmetiyle inen yağmur tanesi
Rahman Rahman diye seslenir
Kuşların söylendiği dilleri
Kim bilir her hüceyrattaki taneyi
Tuşlar kadar ahenk
Kuşlar gibi özgürüm sensizliğe
Evet sessizim
Her gün bürünüyorum bir hale
Zaman afsız tiktaklarında
Bırakın aksın su gibi hayat
Ben sessizliği çekiştirdim örülmüş duvarlarımda
Yalnızlığa mihenk vurulan taşlarla tanıştım hayli zaman
Yorgundu adımlarım çetrefilli sokaklarda
Ben sessizliği çekiştirdim örülmüş duvarlarımda
Bir sokak lambası sinmişti üzerime
Kısılan bu öfkenin ardında
Perçinlerle tutulmuş bir hayat süregelir
Çekicin kör yatağında ezilen bu yalnızlık
Çekilen gölgelerimle
Beni bir başıma bırakır
Ayık değil yüzüm çatlamış aynalarda
Sessizlik bir çığ gibi duvarlarımda
Dar bir odanın içerisinde asılı yalnızlığım
Kırışmış belki umutlarım beynimin ücra köşelerinde
Fakat hala giyilebilir insan içinde sorgusuz sualsiz
Korka korka kaybedilir
Dokunmaktan korktuğun insanlar
Koklamaktan çekinilesi yalnızlıkları izletir
Hayallerin baş kahramanı olanlar
Gitmek en çok onlara yakışır
Kalmak kalakalmak bize
Bir yabanım bir yabancı sokak sokak
Sokak lanbasında ışıldayan bir dilenci
Dökse başımdan aşağı karaçınarın yaprağını
Dalsa yüreğim umman dalgalara
Bir bulacağı var kağıttan kalemden değerli
Sözleri kurşun işlemeli dolanıp duran endişeli
Seni görürken Allah’a dönüyorsam bu sevginin en büyük mertebesidir
Yok seni görürken sana dönüyorsam bu beşeriyetin en büyük tantanasıdır
Başarılar, sevgili kardeşim.