İçinde ezilen bir sessizlik
Dilinin ucunda bu matemin mavi rengi
Bulutların arasından sızıp inen nokta
Yere düşen rahmetli
Sızıp oyuklardan köklere
Bir şıpırtıyla nazikçe
Yüreği kırpılan akşamları vardı insanlığın
Yastığı o bal yanağına değdimi
Dillere mühür, kalplere gurur, akıllara zarar verecek
İşim düştü yanaklarıma
Bir çiğ bir dem sürdü usülüyle
Sürünmüşken yüreğim
İçimde hoyratça akan
Kan pıhtılarıyla
Vaktı geldi demek ki
Kitler vurulmuş kapılara
Çimler herzamankinden düzensiz büyümüş
Yokluğu damlardan sarkan dalları kırmış insansızlığın
Duvarlarda olur olmadık yazılar
Nerde ötüşen kuşlar ovuklarda
Onlarda bir göçün abidesi yokluğun
Felaketim olur musun?
Esip gürlediğim sayfalara düğüm; çözülesi.
Yazıp sildiğim satırlarda başlık.
Nutkunu tutup durur musun?
Filizlenir kirpiklerin gökyüzüne,
Ellerin rahmetine tutulur Hakkın.
Yalın ayaklı bir çocuk dolanır gönlünde,
Ne gecenin ne gündüzün farkındasın,
İnzivadayım
Geçmişin kırıntılarını yokluyorum
Bir yudum çay bir kurşun kalem
Yudumlayıp lekesiz kağıtlara topluyorum
Beğenenim yok yada fedakar bir sevdalım
Bir çiğ tanesinden umut alarak
Dünyanın yeşil kavzasında dinlendi kalbim
Kalbim lavanta kokulu bahçelerde hızlandı
Burnum bu hoş kokunun esiri olmuş iken
Kulaklarımdaki kuş sesleri bana şölendi
Hep kabullenmiştik sessizliği
Bir sineğin çırpınışından daha garip bir şey görmedik
Birde ağır merdim akan gözyaşı aynalarda
Hep kabullenmiştik yalnızlığı
Bir kuş konsa omuzlarımıza
Dokunmaya korkardık
Hep kabullenmiştik sessizliği
Bir sineğin çırpınışından daha garip bir şey görmedik
Birde ağır merdim akan gözyaşı aynalarda
Hep kabullenmiştik yalnızlığı
Bir kuş konsa omuzlarımıza
Dokunmaya korkardık




-
Yaşar Tandoğan Karabulat
Tüm YorumlarBaşarılar, sevgili kardeşim.