Gölgelerimiz çarpışırken
Gözlerimiz güneşe karşı kör kesilir
Bakmak ne zormuş kalbin kalbine
Bir kuş cırpınsaydı yakınlarda
Bu kadar duyulmazdı bilirim
Bilirim sürtünen çakılların çıngısını
Savur küllerini zamanın
Olacağı varmış deyiver gönlüm
Dik dursun başın akmasın yaş
Gülüversin hep yüzün canım
Ölümlük dünya üzülmek boşa
Dert deyiver gamsız yaşa
Nedir bu kespinle bir veda
Hür gönlün cenge çelenk çalar
Gövdende sırlanan bu hüda
Söze hacetmi bırakır
Hangi sırra kalem basmış ki gönlün
Bu surların bekçisiz behcivansız
Kuşlar ve çiçekler sende dillenir
Gönlünün saf serinliğinde
Gözlerinin masum derinliğinde sendelenirde
Gözlerim bilmessin
Çorak topraklarında yağmur olsam
O mamur kokunda içlensem
Düşen bir çığın görülmez yanı benim
İçimde süprülen zaman yüzümde birikti
Saçlarımdan yontuldu tel tel
Ağrımasın diye kalbim
Göz çeperlerimde sığlanan nem
Çetrefilli bir yağmurun habercisiydi
Gövdemi çalımlarken bu ahur gece
Sabahın kirpiklerimle uyandığına şahid oldum
Bu laşkalaşan cüssemin yer ile bir bütün
Bütün ahvali ervahın
Bana sırtını döndüğünü gördüm
İnsanlar karıştı kirpiklerimize
Sonra insanlığı karıştırdık
Ve sonumuz yine hüsran
Ayıklanmış bir sevdadır bu yaşlar
Özene bezene dizilmiş gözlerde
Baktık ve göremedik hayli zaman
Kalp kirden pastan bir irti
Secdelerde seyrek başlar
Benlik gösterişlik üst safhada
Uyuklar yamaçların nazenin çiçekleri
Gün rengini görmemiş papatyalar kamaştırır
Sarının beyaza bürünmüş eteklerinde gözlerimi
Açılası karanlıkları kıyıttım kirpiklerimle
Yeni bir günün masum uçuşan kelebeklerini büyüttüm
Gönül bahçemde bir bir
Gün gelirde
Çehresiz yüzler ezerse yüreğini.
Bu amansız yolculuğun noktasız kalırsa satırlarında
Bir kez olsun
Göz yaşlarına kepenk geremezse
İki kapaklı içi dolu dizeler
Başarılar, sevgili kardeşim.