Sen dünyanın bir ucunda cidden ölen kadın
Biz senin bakışlarına dalıp sana eşlik etmek istiyoruz.
Yani senin çözdüğün ilmeği bizim ise düğümlediğimiz pasiflikleri
Ölüp de bir ciddiyet istiyoruz,haşa cihan savaşı değil.
Kısa Kent Şiirleri
Biz gece ve gündüzler,kayıp ilanı olan ömürler; bizler sarılalım birbirimize.
Çünkü insanların en büyük kaybı uzaklıktır birbirine.
Sana salt bir adalet takdim edemem
Yoksulluk içinde ol da diyemem...
Gerçek nedir şimdi?
Rüyan ne isterdi?
Bunları artık önemsemiyorsan,
Bir hırka giymişsen üstüne,
Küçük böğürtlen ağaçları;
Sizler de ağladınız mı, bu sabah,öğlen,akşam ve gece,
Neden bulamayıp-çünküsü olmayan şeylere?
Herhâlde bir vakit uyanıksınızdır küçük böğürtlen ağaçları;
Sabah,öğlen,akşam ve gece -ölmeden önce?
Terk edilmiş bir kule gibiyim
Çölün ortasında;
Kırık dökük gövdem
Ve kum gibi sapsarı,
Omuzlarım düşük,
Çok erkendi,
Kar bugün yine kendini gösterdi,
fazlamı soğuktu?
Anneciğim sıkı giyin,
hasta olursan eğer,
ben yarımlaşırım,
Ey yetim yürekli!
Senden koca bir çınar -şiir çıkar gibime geliyor;
Sevgi gibi,
Susuş gibi,
Sarılış gibi...
Hadi anlat sen;
Şiir şiiri doğuran ana rahmine benzer.
Her kalem yazar ama her kalem hayırlı evlatlar doğurmaz.
Şimdi upuzun bir susuşsun yağmurlarımda
Şimdi hatıralarımın ağladığı gökyüzü
Yüzsüzsün de ayrıca
Ayrılıksın düpedüz
Karnımdaki ağrı
Sesimdeki ağırlık
Şikayetçiyim hakim bey!
İnsanlığımdan şikayetçiyim;
Eh,bana da artık bir altın portakal ya da değişmez o müebbetten verirsiniz-
Verirsiniz öyle değil mi?
kahırede buyumek hakkınde sorularım var ıznınızden