Uzaklar yontar gövdesini adamın
Gurbet yollarını tuzaklar
Hayalleri demlenir hisleriyle
Pınarlarından beslenirken ırmaklar
Gezinirken sokaklarımın ıssızlığında
Seninle savrulur nice bin bahar
Akıp giden vakit isyana doğru
Kapında bekleyen binlerce ahlar
Mahrem gecelerde ziyana doğru.
Ruhum çelişkide dünyam kararır
Fırtınalar kopardın yüreğimde
Ey can!
Savurdun beni bilinmezlere
Sokaklarımda dervişler benim için hu hu çekerler
Bahçıvanlar mest olmuşlar bu sevdaya
Harıl harıl bahçelerine gül ekerler
Sözlerin kıvranır zülmün çağında
Karanlık gölgenin bela ağında
Sürgün mevsimlerdir göğünden yağan
Yılların pişmanlık sağanağında
Yürek şehrim harabedir
Yaşayan bir masal gibi
Çürümeye sebep nedir?
Ömrüm su çeken sal gibi
Ruhumla derine daldım
Bülbül susmuş, derdindendir
Yas birikmiş yuvasında
Ahın sızar, derindendir
Gülü kendi havasında
Aç gönlünü doyurmaya
Saçlarına kırağılar düşen dünyanın
Kalbime dokunur ağlayan sesi
Bir meçhule düğümlenen hülyanın
Derinlerden düze çıkmaz nefesi
Yarım kalmış kül rengi bir rüyanın
Düştüm ardına güzel
Yollara yazdım adını
Dağlarıma oldun gazel
Taşı gönlüm muradını
Usanmadan sabahlara
Ben yorgun vakitlerin yolcusu, ihtiyar zemberek
Çeviririm kollarımı, ötelerden ses gelsin
Dolu dizgin destanları namazgâhta bürünerek
Kahpeliğin adamları; adımlarımdan bilsin.
Ben ihtiyar zemberek, ben ihtiyar zemberek
Hasretinle dalgalanan yüreğim kor mudur bilmem?
Çocuk kalbimden sana sunduğum taptaze gülümdür
Ruhumu sararken yıldızlar kayarlarmı bilemem?
Yar dediğim, köşem bucağımda bekleyen ölümdür.
"Eskimeyen ben"
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!