Şehvetin bulandığı dünyayı istemiyorum
Takvimlerinde adım geçse de
Bana beyaz sayfalarım yeter
Ve mısralarımda kokan güllerim
Senden kalan harabe bir bedenim
Gördüğüm serap mış, yıkım nedenim
Sevmiştim bir kere gülüm ben seni
Kanayan gönlümü yalnız güdenim
Karanlık kuytular suskunluğumdur
Duy sesimi zaman, zamanda insan
Yanı başındaki vuslat durağın
Yolun sonundayız, ağlasın nisan
Bir yel savuracak koskoca dağın
Dert ki; büyük, herkes çare ararken
Şamar oğlanı değiliz
Sanmayın korkak deliyiz
Kalbimize atılan iz
Halimiz gözetleniyor
Atılan her taş yüreğe
Çetin bir rüyayı tattırdığın gün
Gönül sürgünüme gel ettin felek
Vakit, ayrılığa götüren düğün
Gözümden yaşları sel ettin felek
Amansız koşturdun bahtımdan yana
Gurbet; duyguların son sığınağı
Gönlü örseleyen dert yığınağı
Gurbet; yalnızlığa bitmez bir akşam
Sıla özleminde çilleli yaşam
Hayatın dişlisinde ezilirken bedenim
Eyvah, uçurumların ucunda ki taş benim!
Şiir'in toprağında yüreğim olmuş gezgin
Kıtalar boyu yaşam, bunu gören ruh bezgin
Anadolu'm benim!
Hani ak yeleli atların vardı?
Nal seslerinden tanırdın yiğitlerini
Sabrın kalesinden yayılan güneş
Gözleri ufuklar dolusu sevda
Dünyanın kahrına derman yiğitler
Uzaklardan eser rüzgârın yine,
İçime sürükler beklenen güzü.
Beni tutan acı elin neyine?
Taşkınlığım sarar dereyi, düzü.
Bahar gelir diye ne dağlar aştım?
Mecnun'a bakan Leylayı
Gecemi bölen ok, yayı
Yenilgim olan nidayı
Sarıp, yuymaz olayıdım
Hürriyeti ararken dün
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!