Gam çölündür, aşmak için yol gerek
Aşk hamurun yoğurmaya kol gerek
Kıvamına gözyaşındır, bol gerek
Yorulmazsan barın baha eder mi?
Dibe vurmuş her gönüle el gerek
Yüreğimde öten kuş, İrem der başka demez
Bilinmez zamanların içinden geçer gider
Hayretlere düşüren hayali var, bilinmez
El verir muhabbete, sevdasın seçer gider
Gece ve gündüzümü dört mevsime bağlayıp
Yüreğimde sevdan dağ gibi, yârim
Palandöken neşve toplar yüzünde
Bar tutuyor gece ve gündüzünde
Ilgıt ılgıt toprağıma esersin
Yüreğimin geçitlerin kesersin
Yüreğime
Yüreğim, ne oldu sana böyle?
Kim vurdu sana, söyle?
Vurgun olmuş gecelerin üstüme üstüme damlar
Yüreğin ki; yapıları demirden
Kapı, bacan koymasan da olur yar!
Düşlerimi alıp gitmen, emirden
Kirlerimi yuymasan da olur yar!
Çiçeklerin Nergis'i, bağlarının özüsün
Aşk yangını olanın alevinin közüsün
Güneş bakışlı bir yâr, gözleri kamaştıran
Şairlere ilhamsın, şiirine sözüsün
Özlediğimsin içimde, yok mu duyanım?
Semaver ve demli çay, beyaz bir zaman
Söylenir usulca yamaçlarda ki yanım
Bunca duman yetmez mi, ışık ne zaman?
Gözlerinle dualar biriktiririm, ellerimde
Seherinde çalmak için yarin dudaklarına
Dualar benim kaderim
Hissedilmez kederim
Var mı ki dünyada benim bir yerim?
Bir akşamüstü gönlümün ufuklarında gezinirken
İçindeki uçsuz bucaksız coğrafyamın göklerinde
Bereketlenme
Beni ötelere sürükleyen
Bir yol hikâyesi.
Tutunca elini, dilim tutulur
Unuturum ellerinde kendimi
Usul usul yontulurum yüreğimle
Pişmek için tutarım kemendini
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!