Gelirken içime ışıklar saçan
Giderken gözyaşi seli biraktı
Islak taşlarinda kaldirimlarin
Sürünen,kahrolan beni bıraktı.
Ne belalar gördüm ben
ne kavgalar yaşadım
kaç kere mahkum oldum gözlerine
bu senin ellerindir diye
senindir diye bu saçlar
kaç kere sarıldım demir parmaklıklara
Sen gidince dünya çöktü başıma
Aydınlıklar zindan oldu bil gayrı
bir köşede uluşurken çakallar
Zincir tutmaz aslan oldu gel gayrı
Sözüm geçmez şu divane gönlüme
Bir yağmur ıslatır karanlıkları
Bir hüzün asılır dal uçlarına
Yıldızlar sessizce siner köşeye
Siner bulutlara ayın hayali
Senin yokluğuna şiirler yazıp
Senin yokluğunda üşür düşlerim...
Hasretin adını şiir eyledim
Saldım bulutlara alasın diye
Türküler söyledim seher yeline
Her sabah sesimi duyasın diye
Sen, bir bahar yağmuru kadar ılık, bir gül goncası kadar sevecensin.
Sen sevgisin…Umutsun umutsuzlar için.
Ve sen tüm yaratılmışların üstünde yegane varlık, teksin..
Benim zavallı beynimde çok bilinmeyenli bir denklemsin.
Seni çözmek, kainatın sırrını çözmektir..
Ben hiç böyle olmamıştım Almıla
Böyle olmamıştım hiç
Rüyalarıma giriyor benzi uçuk çocuklar
Siliniyor tebessümleri bir bir
Kan sızıyor gülüşlerinden.
Çocuklar bende ölüyor
seni bana sorma ,
Seni sana ben anlatamam...
Seni mehtaba sor geceleri
Suların şavkımasında yıldızlara sor.
Soluk alışında karanlıkların
Bir liman gibi sığındığım
Aslında sen de biliyordun
O şehrin olduğu kadar
Bu şehir de bana yabancı.
Bağdaş kurmuşken başına yüreğimin
Her nereye gitsem
Benimle gelecek öksüzlüğümü
Mihrican vurgunu düşlerimde
Son yazdan kalma bir avuç güneş.
Ve hayat
Ve ölüm...
Bahtı rüzgar çalığı bir köy çocuğuyum ben
Yıldızsız gecelere sığmaz düşlerim benim
Bu siiri dinledigim zaman bir zamanlar cok sevdigim biri aklima geliyor ona ne kadar kizsamda hala onu cok seviyorum
ONU UNUTAMADIM