Mehmet Taş Şiirleri - Şair Mehmet Taş

Mehmet Taş

''Aşk bütün hayal kırıklıklarının en güzelidir. Geriye sadece anlatılacak şeyler kalır''
Ya ben ne yapmalıyım can.
Benim aşkımdan geriye gözyaşından başka ne kalacak ki...
Ellerinden tutamayacağım. Gözlerin gözlerimle buluşmayacak hiç. Ben sensiz geçen gecelerin,senin yokluğuna bir türlü alıştıramadığını anlatamayacağım.. Bembeyaz duvarlara resmini çizdiğimi,odamın yalnızlığına soluk soluk seni doldurduğumu bir ben bileceğim.. Ne sana sevda şiirleri okuyacak,ne de Zühre yıldızını kapına bekçi yapamayacağım..
Yalnızlığın ölümcül solumalarında içimi dolduran bir sen varsın can.
Sana anlatamadığım sevdamı,yalnızca yıldızlar dinler,bulutlar dinler..

Devamını Oku
Mehmet Taş

Yüreğimin ince sızısı,

Gün gelir duygular katmerleşir yürekte. Bir başına taşınmaz olur. Dile düşmek pahasına da olsa paylaşılır bir şifreler yumağıyla. Şiir olur, ince dantel gibi dökülür kalemin hüzün dolu uçlarından. Şarkı olur, sazın telinde, sazendenin dudaklarında anlam bulur. Bir kelebek kadar özgür, bir tüy kadar hafif olur dünya. Uzatsan ellerini yıldızları yakalarsın. Bir adımda aşılır tüm mesafeler. Ruhları titreten korkular silinir. Sevgi bir pınardır o zaman. Kurak topraklara can veren, garip bir yolcunun yanık yüreğini serinleten.
Yalnızlığın ruhunda anaforlar yarattığı odanda hayaller üzerine yorumlar yaparsın. Kendi kendine konuşursun çok zaman. Bilirisin ki yalnızlık değildir seni sarıp sarmalayan. Bilirisin ki en koyu yalnızlıkta bile sevgilidir yanı başındaki.
Kalabalıklarda anlamını kimselerin çözemediği tebessümler yayılır dudaklarına. Bir şiirin küçük bir dizesinde ararsın tüm çözümsüzlükleri. Renkler daha canlı, şekiller daha belirgindir o zaman.
An vardır “hayali ömre bedel.” İçin titrer, nefesin kesilir. Kalp atışlarındaki hızlılığa çözüm bulamaz tıp ilmi. Çaresizdir bütün kitaplar.

Devamını Oku
Mehmet Taş

Neyim olacaksın daha bilmem ki
Gözlerimden akan yaş değil misin
Hasret hasret uzuyorken ufuklar
Bağrıma bastığım taş değil misin...

Vefasın, cefasın ille de nazsın

Devamını Oku
Mehmet Taş

Bir kır lokantasında kahvaltı yapıyorduk. Eylül ayının ılık sabahlarından biriydi. Bulunduğumuz tepeden aşağıya doğru uzanan zeytin bahçesi ve gerisinde Ege denizinin maviliği gün ışığında parlıyordu. Parlayan sularda yavaş yavaş uzaklaşan yolcu gemisine bakıp” Bir gün gideceğim buralardan. “ demiştin. Sanki şimşekler çakmaya başlamıştı. Sanki boğazın suları donmuş, yolcu gemisi hareketsiz kalmıştı. Bunun bir şaka olması için içimden ne kadar yalvarmış, kaç yatıra adaklar adamıştım. İlk o gece yokluğunu düşünerek uyuyamadım. Sen pembe düşlere yelken açarken ben sabaha kadar seni seyredip vücudunun her hattını zihnime işledim.
Gidişinin üzerinden tam dört eylül geçti. Sana gitme kal diyemedim. Giderken benliğimi sıyırıp alacağını, arkanda melankolik bir ruh bırakacağını söyleyemedim. Günlerce hep bekledim. Bunun bir şaka olduğunu, 18.15 vapurundan ılık tebessümlerle ineceğini, bana beni tekrar getireceğin günü bekledim.
Şimdi küçük bir şehrin yalnızlığını yaşıyorum. Beynimin en karmaşık bölgelerine kadar işlediğim hayalin soğuk odamın tek pırıltısı. Alışamadığım yokluğun içimde ince bir sızı olarak kaldı. Yine bütün şiirleri sana adıyorum, senin için söylüyorum bütün şarkıları ve her yeni günün başlangıcında bir gün bir eylül akşamında yeniden bulacağım umudunu hep yaşıyorum.
Ne kadar haklıymış “Aşk ortak anılarla büyür.” Diyen yabancı…

Devamını Oku
Mehmet Taş

Bazen kendi kendime kızıyor, kendi kendimden utanıyordum. Ya seni düşüncelerimden söküp atmalıydım, ya da bir yolunu bulup konuşmalıydım. Senin olmadığın bir yerde, sana sevda dolu sözler söylemek sadece ruhuma işkence etmek demekti.
Bir gün izledim.. Amacım çalıştığın yeri görmekti. Sana yakın olan insanları görmek, senin sesini duyan, seninle aynı ortamda yaşayan insanlara bakıp onlara gıpta etmekti. Arkamdan alay edip güleceklerini bile bile yan masada oturan adama aptalca sorular soran beni hiç fark etmedin. Aşk bir aptallık değimliydi ki.
Cuma günüydü. Eylül ayına inat pırıl pırıl bir güneş aydınlatıyordu şehrin sokaklarını. Beşiktaş iskelesinde Üsküdar vapurunu bekliyordum. Birden kalabalığın arasında seni gördüm. Yalnızdın. Aynı vapurla karşıya geçecektin. Deniz durdu.Rüzgar esmez oldu.. Bütün martılar derin bir sessizlik içinde havada asılı kaldı. Bütün kalabalık karakalem resimde gezinen silginin altında yok oldu.Bir sen vardın Beşiktaş iskelesinde bir de ben.

Devamını Oku
Mehmet Taş

’Bir varmış,bir yokmuş.’’diye başlardı masallar.
Hep bir Kafdağı vardı aşılmayan
Ve ardında bir umut,hiç ulaşılmayan...
Sevgiler vardı,masallar kadar sade
Sevgililer vardı,
Ya bir prens,ya şehzade...

Devamını Oku
Mehmet Taş

Çok uzun yollar aştım
Çakıl taşları kesti ayaklarımı
Yedi başlı devler
Yedi köprüde kesti de yolumu
Ulaşmak için pınarlarına sevdanın
En güzel rüyalarımı paç verdim..

Devamını Oku
Mehmet Taş

Bilirim;
Sevmezsin bir başına
Seyretmeyi yağışını yağmurun
Omuzunda kolu olmalı sevdiğinin
Aynı damlada seyretmelisin dünyayı
Gökkuşağında aynı renk

Devamını Oku
Mehmet Taş

Zaman ödünç alınmış sevinçlerin iade zamanı.
Birazdan kalkacak tren
Kirli bir hüzün kalacak,
Yorgun banklarında istasyonun...
Raylar arasına düşmüş bir hıçkırık
Karışıp kaybolacak solgun havaya

Devamını Oku
Mehmet Taş

bugün son noktayı koyacağım
birer birer vedalaştım dostlarla
verdim ödünç aldığım kitapları
köprüden son kez geçtim
son kez çay içtim Ceyhan kıyısında
şehrin kaldırımlarını saydım

Devamını Oku