Mehmet Taş Şiirleri - Şair Mehmet Taş

Mehmet Taş

Sevda pazarında tezgah kurmuşlar
Aşkımı mihenge vuruyorlar can
Bir Mecnun,bir Ferhat bir Kamber gibi
Beni aynı yere koyuyorlar can
Onlar ki; çömezdi aşk dergahında
Benden el aldılar bilsinler herkes

Devamını Oku
Mehmet Taş

Yıldızlar sularda uykuya dalar
Başlar yüreğimde ince bir sızı
Firuze, yalnızlık ruhumu sarar
Hüzün çiçekleri açar içimde

Çekilir sokaktan ayak sesleri

Devamını Oku
Mehmet Taş

Bu şehir şimdi bana yabancı
Bu sokak bu cadde bu park el gibi
Yabancı bakıyor bütün insanlar
Şekiller,kokular, toprak yabancı...

Sensiz gecelerin tadı tuzu yok

Devamını Oku
Mehmet Taş

Her düş seni getirir ya, ben tutamam ellerinden. Bir soluksuz sabaha kurban gider umutlarım. Rüzgârlar oynaşır saçlarında, ayakuçlarında serilir sular uçsuz bucaksız sahillere. Yıldızlar düşer sulara ve tatlı ürpertiler yayılır sonsuzluğa.
Her düş seni getirir ya, ben tutamam ellerinden.
Kar yağar yeşil çayırların üstüne. Bir gül yaprağında titrer güzellikler. Gözlerin, ellerin ve dudakların kalır aklımda. Aklım bir yitik sevda peşinde derbeder. Yıldızlara söylenir en içli şarkılar. En içli şiirler yazılır hasret üstüne. Kavuşamadan kaybolan sevdalılar öykülere konu olur.
Ben sevda yorgunuyum. Ondandır geceler boyu sessizliğe mahkûm oluşum. Ondandır seni arayışım kırık notalarda. Ondandır gel deyişini bekleyişim. Ondandır gelemeyişim.
Arayışım, bulamayışım ve kahroluşum ondandır.
İçimde bir umut yeşerir. Her gelen trenden sen ineceksin sanırım. Boşalan istasyonlar değildir. Her giden ayrı bir tren değildir. İçimde ben boşalırım, ben giderim uzaklara da bedenim burada kalır.

Devamını Oku
Mehmet Taş

“Hasretine bir ömür adadığım sevgili
Ben bu satırları yazmaya başladığımda sen pembe rüyalarında huzur buluyor olacaksın. Gecenin koynundan yorgun argın çıkan ben yağmur bulutlarının iç karartan gümüşi renginde yeniden var oluşun sırrını arayacağım.
Bilir misin ki bu ovalarda iki mevsime ayarlıdır bütün ömürler. Baharlar silinmiştir buralarda yaşayan insanların takvimlerinden. Kar kalktığında çiçeğe durmuştur bütün tabiat. Hiçbir şey yavaş işlemez. Hep ışık hızında geçer hayat. Belki de bu yüzdendir meyveye durmadan yaşlanmış olmamız.
Sabah gün ışımasına yakın oturdum pencere kenarında. Ayyaş oğlunun meyhaneden gelişini bekleyen ana gibi. Ya da, kumarda varını kaybeden serkeş kocanın cefakâr eşi gibi. Bekledim gecenin karanlığında ben olmanın dışında tüm sıfatları takınarak. Sokaklar bomboştu. Karanlık bakıyordu evlerin pencereleri. Bir rüzgârın dallar arasında gezişi duyuluyordu ara sıra. Sana mektup yazmak geldi içimden. Ama neyi nasıl yazacağımı bilmeden sana nasıl mektup yazılırdı ki?
Bir ömür adadığım hasretine şiirler mi yazmalıydım.
Sonra sessizce gökyüzünü seyrettim. Aynı gökyüzüydü üstümüze örtülen Ama sanki ben bu yorganın dışında kalmıştım. Üşüdüm… Bir şarkı mırıldanmaya başladım. Ben mırıldandıkça bir korku büyür oldu içimde. Geceyi uyandırmaktan, seni uyandırmaktan korktum.

Devamını Oku
Mehmet Taş

böyle olmamalıydı can
böyle olmamalıydı
deli kısrak vahşiliginde
koşup giderken zaman
bir kahpe el tutup yelesinden
kalbime kazık saplar gibi birden

Devamını Oku
Mehmet Taş

Saatler durağan tik taklarında
Takvimler duvarları eskitiyor.
Gece erken iniyor eteklerine dağların.
Kopup gelen karanlıklara
Bir öykü anlatıyorum
Kurtların solumaları doluyor satır aralarına

Devamını Oku
Mehmet Taş

Hava kararıyor iniyor akşam
Ruhumda med /cezir zamanı şimdi
Rüzgârda tuhaf bir hasret kokusu
Issız sokaklara yayılır durur
Esrik titreyişte bütün ışıklar
Göz kırpar gel diye çağırır şimdi

Devamını Oku
Mehmet Taş

(Unut bani Can demiştim ya)



Gönülden bağlandım, sevdim ben seni
Her şeyi unut da bunu unutma

Devamını Oku
Mehmet Taş

Gönlümü yolların tozuna serip
Şimdi sana doğru savrulmak vardı
Dağlar dokuz boğum
Yollar kırk kuyu.
Yüreğim sergene döndü dağlarda
Her rüzgâr bir parça alıp götürür

Devamını Oku