(Ebedi Adresinde)
Makberler sıralanmış, kimisi mermer kaplı.
Kimisi kayıp olmuş, kimisinde taş saplı.
Yenisi hazırlanmış, başlık oyma ahşaplı.
ay ışığında gölgeler,
aheste figürlerle huzur dansında yapraklar.
desen verir geceye uhrevi yansımalar.
şifrelerle donanmış bir semah,
farklı boyutlara ait semazenler.
doğallığın en güzelinden nağmeler,
bir kız gördüm otogarda,
kalabalık arasında.
buğulanmış gözleri,
mahzun,
üzgün halleri.
el sallıyor korkar gibi.
kar yağdı fazlasından.
mahsur kaldı insanlar.
işten erken çıktılar.
koştular,
sıcak yuvalarına.
ya, kuşlar, kediler, itler.
(Hikâye)
Kalabalık trafikte ağır ağır ilerlemekteydik. Çok zamandır, iş arkadaşım olan ve yan koltukta oturan Derya’ya bir türlü açılmaya cesaretim olmamış, şu an ise, tüm cesaretimle şansımı denemeye kararlıydım. Derya hafif şekerleme yapar gibiydi.
-Vaktiniz varsa bir yemek yiyelim mi?
Sorduğum soruyu tam anlayamamış olmalı ki,
Boğazında köprüler, sıralanmış gemiler.
Kalabalık şehirde, yükselmekte kuleler.
Eskilerden yapılar, dökülmekte eserler.
Yıkılmış surlarınla, bir tarihsin İstanbul.
Dikilmiş binaların, bir çirkinlik nişanı.
(Hikaye)
Okullar açılıp dersler başlayalı, henüz bir ay kadar oldu. Güneydoğunun güzel ilçelerinden birinin merkeze yakın bu şirin köyünde, henüz ikinci yılıma başlamıştım.
İlk tayinim Güneydoğu’ya çıktığında önceleri biraz tedirgin olmuş, fakat burada yaşayan bu güzel insanları tanıdıktan sonra, bazen, iyi ki buraya geldim ve bu insanları tanıdım diye kendi kendime söyleniyordum.
Yeşillikler içinde, meyvesi, hayvansal ürünü bol olan bir köydü,Yiyecek sıkıntısı diye bir sorunum hiç olmamıştı. İnsanların eli açık yardımsever insanlardı. Ramazan ayında hiç yemek yapmamıştım. Ya iftara gittim, yada bana yemek getiriyorlardı.
Ana ocağım, Karadeniz’in uzak bir ilinin yükseklerde bulunan bir köyündeydi. Zengin olmayan, fakat yaşadıkları her ana şükreden insanların, dayanışma içinde oldukları bir köyüm vardı. Köyümü çok severdim. Bu nedenle geldiğim bu köyü ve insanlarını da çok sevmiştim.
Gördüm ya! Gül yüzünü, gözler melül bu gece.
Elimde kalem şaşkın sözler melül bu gece.
Üstümüzde Asuman sarsın bizi koynunda,
Yıldızlar desen desen örtümüz tül bu gece.
Yine gün biterken, ufukta son kızıllık.
bulutlar kümelenmiş, vedaya hazır.
huzmeler süzülmüş, günün son perdesinden.
çay bahçesinin sakin köşesindeyim.
bu anı izlerim her gün, aynı pencereden.
hüzün dolarken gönlüme,
saklarım sırlarımı karanlık gecelere,
gündüzler insafsız,
geceler yalansız.
ay doğmuştu ufuktan,
korkar oldum nedendir alacakaranlıktan.
inadına geç kalır dost sandığım bulutlar,
merhaba, Mehmet bey sizi yeni kurduğum**Gönül pınarından süzülenler** grubuma davet ediyorum buyurun. sevinirim hayatınızı okuduğumda aynı yerlerde gezmişsiniz aynı hava ve suyu paylaşmışız. selamlar