Sen yalnız ben öksüz bu aşkla yandık,
Çekindik günahtan hep ayrı kaldık.
‘’Kim ne der? ’’Sözüne, nasılda kandık,
Beklerken vuslatı hasrete daldık.
Gönülden gönüle muhabbet duyduk,
Söylemiştim ben sana baharda tut elimi,
Gönlümde yanan sevda, dudağında son bulsun.
Zalim olma güzelim hayat büktü belimi,
Hüzün dolu gözlerim artık seninle gülsün.
Güneş, coşku içinde duygular kışa teslim,
Gün doğarken üstüme, bölük pörçük hislerim.
Ah be zalim sevgili! Bitti artık düşlerim.
Aldın canımdan canı durmaz akar yaşlarım.
Kandım aşkın yeline, üzülme; Sıra sende,
Gönlünde yatan sevda saçın yolsun ben gibi.
Zorda kalır Devletim, delik deşik sınırlar.
İki milyon mülteci kim doyurur sanırlar.
Şaşırır yönetenler gerildikçe sinirler.
Aklı ve ilmi ile alacak halktan vize,
Çözecek sorunları bir bilen gerek bize.
dinle yıkanan süper beyinler,
mankurt olmuş köleler,
milletine kurşun sıkanlar...
baltayla,
sopayla Tanklara karşı duran,
bayrak aşkıyla coşan yurdumun insanları.
Seyre daldım yeniden akşamın güneşini,
Eski ahşap evimin küçük penceresinden.
Bir kez daha hissetim gönlümün yanışını,
Derledim gam yükünü hüzün tenceresinden.
Aradım kızıllıkta eskimeyen resmini,
(Yaşamalı Üstünler!)
is tutmuş bulutlar arasından süzülen cılız ay ışığı,
titriyor aydınlatmaktan korkar gibi varoş sokaklarını.
şehrin üstüne çöken binlerce aracın uğultusu,
ninni gibi gelir,
(Gelmeyen, görmeyen, duymayan, ağlatan sevgiliye)
Bir kez bakmadın yere, hep yüksekte gözlerin.
Bülbül hüzzam öterken gül neylesin baharı.
Elem dolu gözlerin eksilmez hiç kederi.
Hep böyle mi yazılır âşıkların kaderi?
Gün doğarken ufukta huzur veren bir yelde,
Gülistanda bir gülde Aslı’mı buldum Selda.
Gördüm petekte ece bir balcıya sor hele!
Kına yaktım rüyamda bir falcıya sor hele!
Uslanmayan şu gönlüm düşlere daldı yine,
Sundu sana aşkını can özünde kar hele!
merhaba, Mehmet bey sizi yeni kurduğum**Gönül pınarından süzülenler** grubuma davet ediyorum buyurun. sevinirim hayatınızı okuduğumda aynı yerlerde gezmişsiniz aynı hava ve suyu paylaşmışız. selamlar