Aşkını canda arama, olma nefis kölesin.
Hak yoluna aşık ol, doğru yolun gidesin.
Aşkı doldur gönlüne, aşık olup ölesin.
Her yürek atışında, gönül aşkını anar.
Bir kez ipine sarıl, varsın çilesi olsun.
Nefs…
Kurdun bir düzen, verdin bizlere doyumsuz nefsi.
Düzenin içinde var ettiklerin, çok,çok etkiler nefsi.
Bu güzelliklerle savaşı, kazanabilir mi insan nefsi?
‘’oynatmaya az kaldı’’
Şehirler doldu taştı, açım diyen ölmüyor.
Boş kaldı kırsal kesim sahip çıkan olmuyor.
Bel bağladık yağmura barajlarda dolmuyor.
Bir yıl daha savruldu anılar arasına,
Bir bir saydım yılları, benden neleri almış.
Hasret kaldı bu gönül kaşının karasına,
Takvim yapraklarında, yârin gözleri kalmış.
Tek günahım sevmekmiş, vefasız bir güzeli.
Bekledim yolunu, uzun seneler.
Tükendi umutlar, bitti çareler.
Sızlayan kalbime, doldu yareler.
Mim koydum bu aşka, haberin olsun.
Şiirlerde adın saklı kalınca,
Kendimi Gördüm
Kimselerin kalmadığı eskimiş hanede derin bir sessizlik.
Yarasalar tünemiş damlarına, viraneler boş.
Çitler yıkılmış, diken dolmuş bahçelerde bülbüller yasta.
Korkunç bir fırtına, engin denizde,
Dalgalar kabarmış, hızla gelmekte.
Çaresiz bir gemi, sular içinde,
Umuda gidiyor, liman nerede?
Yolunu kaybetmiş, kara arıyor,
her yanım ter içinde,
iyice bunalmışım.
çaresizim,
dilimde dualar,
dinmeyen sızlanmalar.
bekle diyorlar, bekle.
Akıyor ırmak aheste,
İşkembe suda yüzmekte.
Üzerinde dans etmekte,
Siyah tüylü,
Kara karga.
Sarayburnu’ndayım ve yalnız.
Poyraz, yosun kokan esintileriyle beni okşarken,
Yürekteki sancıların dinmesini bekliyor.
Nafile uğraştasın poyraz! Şansını boşa zorlama.
Beni serinletemez soğuk rüzgarların.
Bedenim yangınlarda,
merhaba, Mehmet bey sizi yeni kurduğum**Gönül pınarından süzülenler** grubuma davet ediyorum buyurun. sevinirim hayatınızı okuduğumda aynı yerlerde gezmişsiniz aynı hava ve suyu paylaşmışız. selamlar