Sözün kıymetinden bî haber olan
Hırs ile söyleyen dil çarptı beni
Saf duruşa, kırk desise bulayan
Riyakâr edalı hâl çarptı beni
Fersah fersah kaçtım “ben” den uzağa
Ahde vefamıza sadık kalmışız
Sevdası yürekte yarınımız var
Evlad-ı Âli’den sancak almışız
Veli makamında erenimiz var
D estanı okuyan, diller metheder
İhanet, vefasızlık, vurgun dolu muratlar
Süvarisi perişan, kabına sığmaz atlar
Siz sevdası olanlar, Vuslatı bekleyenler
Umudu mayalayın, pörsümesin hayatlar.
Ellerin içi terli alınlar domur domur
Fişleyen Masum(!)
Celalettin Tokmak’ın (Celali) “Beni de mi fişlemişler? ” şiirine nazire
Seni beni bırakıp da
Çalanı mı fişlesinler?
Kopmayınca çözülmedi kör düğüm
Haydi bre davran brde tüye var...
Şehirleri dolaştırdı bir süyüm
Haydi bre davran birde köye var...
Tuza gerek yoktur asıl kokmazsa
Kim eylese dünya ile muhabbet
Kelamı kasavet dili ağlatır
Yakaya yapışır şaşmaz akıbet
Viraneye dönen ili ağlatır
Gelip geçer hasret ile seneler
Hüzün yoldaş oldu düştü peşime
Telde nağme oldu sazıma benim.
Taş olur çorbada değer dişime
Toz olur karışır tuzuma benim.
Duygu denizine kulaç atarım
Seherde güler mi? Gülleri salsam
Hasret yüreğini yakar Hacer’in.
Sarsam yarasını merhemin olsam
Gözyaşı durmadan akar Hacer’in.
Hafif baygınlaşır, arttıkça derdi
Huzura gayret eyle mutluluğu arzula
Emek verdiğin anda pek yakın göreceksin
Fark eylersin farkını, devam eyle okula
Cahillik varsa eğer ilimle süreceksin
Yollar fazla yokuşlu gidilip gelinmiyor
Şair olsam vasfın beyan ederdim
Dilin şeker şerbet ağzın bal senin
Geç kalmasam hep peşinden giderdim
Mutlu mesut yürüdüğün yol senin
Kudret kalemiyle renk renk boyanmış
Teşekkürler
Gönüle has gönülden sözler begeniyle okudum üstad tebrikler gönül dolusu selamlar
Gönüle has gönülden sözler begeniyle okudum üstad tebrikler gönül dolusu selamlar