Tozlu yollarda serildi kemter
Fena makamında kaldı bir hayal
Hakk'ın aynası düştü elinden
Bir anlık gaflet oldu bir bedel.
"Medet ya Ali" diye inledi
Aşk ehline tuttum derdim söyledim,
"Bu sendeki ızdırap nedir?" dediler.
Benim içim yangın, halim perişan,
Onlar böyle bir dertten bihaberdiler.
Yaralı gönlümü açtım onlara,
Ben de bu âlemi seyrâna daldım,
Ömrümü tüketip hayâle daldım.
Bir güzel sevdim de boşuna yandım,
Derdimden öte dost bulamadım.
Bülbül oldum, vardım geldim bağına,
Pejmürde yollara düşmüş,
O gaibi aramakta.
Viran şehirler geçmiş,
O ilahi yalnızlıkla.
Aşkın izini sürmüş,
içimde bir uzay tozu
yokluğun kırık camına vurduğum adım
sesim olmayan bir yıldızın gölgesi
ve ben
hep çoğul
Güneş, çatlamış testi.
Kırık camlardan sızan ışık, yarık yarık.
Bir çocuğun gözünde takılı kaldı saat:
Ding... Kırmızı yağmur başladı.
Kaldırımlar, açılmış ağızlar.
Gahı güldüm, gahı bülbül,
Gahı Leyla, gahı Mecnun,
Gah Yunus'tum, gah Mevlana,
Bu dünyadan aşkla geçtim.
Hem isimdim, hem cisimdim,
Yârim, yârim gitme yârim,
Câna hasret katma yârim.
Zâten ömrüm on beş sene,
Onu da hîç etme yârim.
Dağ başında maral gezer,
O gece, sandıklar çiçek açtı İstanbul’un kalbinde,
Her mühür, bir yıldız oldu; sayılar ışık dansetti.
Bir adam, “Halk benim” dedi, denizler aynasında,
Sözü bir güvercin oldu, uçtu kulelerin üstüne…
Sonra ansızın
Gönül çerağım yandı bu gece,
Dertlendim derdime derman ararım.
Yaralandı sinem döndü niceye,
Belki bir merhem süren ararım
Yıldızlar şahit bu ahu zara
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!