Sene elli iki on dört yaşımda,
Soğuk rüzgâr esti dağın başında,
Bütün şansızlıklar benim peşimde,
O yıl sonbaharım pek hazin geçti,
Hamzalı dağında koyun güderken,
Öğretmen bu yurdun aydın zümresi;
Hedefe onlarla varmak isterim.
Fedakâr, çalışkan olmuş cümlesi;
Dostluk selamımı, vermek isterim.
Şairlik içimde duygu kervanı
Yıllar öncesinden çağırır beni.
Çocukluk ve gençlik geçti devranı
O masum halimden ayırır beni...
Dertlerim çözülmez sanki kör düğüm,
Hayran oldum bahçesine,bağına,
İbret ile bakan gözler sevinir.
Çıkıverdim yaylasına,dağına,
Koyun meler,kuşlar öter,sevinir
Baş döndürür zümrüt gibi doğası,
1
Nasühun tövbeyle cüşa gelmeli,
Kurtuluş sevinci sana yetmez mi?
Nefsini yenmeli,Rabbi bilmeli,
Yaptığın ameller senle gitmez mi?
2
Otuz sekiz yıldır şiir yazarım,
Engeller tanımam aşar giderim,
Kıskanmam kimseyi değmez nazarım,
Coşkun sular gibi taşar giderim,
Tasavvuf ilmine özen duyarım,
Salih bir kul olmadıysan,
Sevap gider günah kalır.
Hakk aşkıyla dolmadıysan,
Sevap gider günah kalır.
İnsanlığa fayda sağla,
Allah’ın adıyla başlıyorum Bismillah;
Yüce Rabbi anarım, derim hemen İllallah.
Âlemlere yağdırdı, nurunu Resul Allah;
Sana layık bir ümmet olabilsem efendim,
Saçının her teline, canım kurban efendim
Öyle bir bakış ki yaktı sinemi,
Aşkımı ben ona söyleyemedim.
Pilatoik aşkın yoktur önemi,
Sakladım aşkımı söyleyemedim.
Gözümden gitmeyen anlamlı bakış,
Baban harpte şehit oldu,
Annen yeni koca buldu.
Kaldın altı yaşında;
Şehit oğlu öksüz kaldın.
Yalnız kaldın çocuk yaşta,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!