Yerleri, gökleri yaratan Tanrı
Seni yerlerden, göklerden güzel yaratmış.
Gecelerimi süsleyen yıldızlardan,
Denizdeki mehtaptan,
Karanlıklara değip geçen gecekuşlarından,
Martılara şifa olan körpe sabahlardan,
Tükettim bir körpe gençliği senin yolunda,
Karasevdanda eritiverdim kar gibi,
Ne acıdım, ne tek bir kere pişman oldum,
Verdim verebildiğimce
Eşi-benzeri görülmemiş bir cömertlikle harcadım,
Bir daha elime geçmeyeceğini bile bile
Sanki denizden çıkmışsın, deniz kokuyorsun,
Sanki bürünmüşsün gümüşten pullara,
Çamlara sinmişsin yücelerde sis olup
Taştan taşa atlayan sularda gülüşlerin,
Sanki bana gelinciklerin içinden uzanıyor
Ellerin.
Gediz ‘de kalmadı takat,
Vadılı lele Türkmen Kızı.
Deprem bizi etti sakat,
Vadılı lele Türkmen Kızı.
Kadirli ‘de vur adamı,
Bir gün dağılacak bütün mezarlar,
İçi fırlayacak dışa toz gibi.
Dağlar yassılacak, gök dürülecek,
Eskimiş, porsumuş yırtık bez gibi.
Yanacak kayalar, tutuşacak yer,
Sana kalsa; hayallerini bile esirgersin benden,
Ne düşte gösterirsin kendini, ne gerçekte,
Kör bırakırsın beni çöllerde gündüz gözü,
Bir kuru haberini bile göndermezsin rüzgarlarla,
Esirgersin kuşlardan,
Kervanlardan,
Sen yokken ne kadar çirkin bu deniz,
Ne kadar hırçın bu bulanık dalgalar,
Martı çığlıkları sarhoş nağralarından farksız,
Kumsal dikenli dikenli,
Pis suların ortasında kepazeliğe çıkmış
Yelkenli.
Yazar olsam; seni yazardım bir güzel masal yerine,
Ressam olsam; seni çizerdim tuvallerime,
Seni besteler, seni söylerdim müzisyen olsam,
Şair olsam; mısralarımda seni işlerdim,
Kumsal olsam; ayaklarını öperdim deniz yerine,
Kaptan olsam; deniz edinirdim sensizlere uzanan.
Uzanmışım bir akşam vakti eski sırasına bir parkın,
Sıra seninle oturduğumuz sıra,
Bir bilsen ki; ne kadar eskimiş, ne kadar yıllanmış,
Ben ne kadar yeniyim, ne kadar körpe,
Anadan yeni doğmuşlar misali.
Yıldızlar yapraklar arasına sinmiş başımda,
- Baba, gelin bir çayımı-kahvemi alın, canım.
Yaşlı adam sevimli çocuğun saçlarını karıştırıp bıraktı:
- Sağol, benim yavrum. Akşama doğru inşallah. Haydi uğurlar olsun. Git sat.
Yaşlı adam uzaklaşan çocuğun arkasından bakan delikanlıya döndü:
- Peki gardaş, hele şimdi de sen de ki; kimsin, necisin, ne işin var Sivas ‘ta?
Delikanlı kısa cümlelerle durumun bütün iskeletini çizdi. Adam daha bir sevinmiş, daha bir ısınmıştı. Hele delikanlının da ayni sıcakkanlılığı göstererek kendisini hemen ‘Baba’ diye çağırması daha çok hoşuna gitmişti. Daireyi gösterdi. Ayrılırken:
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!