Senden sonra mühürlendi şafaklarım,
Sabahlarım olmazlandı,
Kapılarım kapandı güneşe, ışığa, nura,
Yerlerim mühürlendi yasaklarla,
Merhaba dedim sabahsız gecelere,
Merhaba dedim
İşe yaramaz bir eşya misali rafa kaldırdım kendimi
değersiz sabahların aydınlığında
ve tam da kuşluk vaktinde.
Aldım karanlığımı ruhumdan avuç avuç
çaldım sabahlarımın suratına suratına.
Umurumda bile olmadı,
Biryerde ressam olmuş resmini yapıyorum,
Heykeltıraş olmuş, heykelini,
Pürüzsüz mermerlerde tuta tuta elini,
Öylesine bir resim ki;
Daha artık ne biter, ne tükenir,
Öylesine bir heykel ki;
Nar olup gövdeme yapıştı karasevdam
Dün gece sabahlara kadar.
Gecem sabaha çıkamadı;
Girdi bir yeni kapkaranlık gecenin bağrına,
Ona da katlandım senin uğruna,
Gömdüm hıçkırıklarımı içime, kapım-pencerem kapalı,
Sana neden sevdalanmışım,
Neden bağlanmışım,
Neden karasevdalanmışım? Bilmiyorum.
Gözlerin herkeslerdeki gözler,
Saçların, yüzün, kaşların, dudakların,
Ellerin, ayakların,
Her sabah bismillahla esnafın dükkanını
Süpürüp temizleyip açması ne güzeldir.
Ne güzeldir silmesi camını, tezgahını,
İlk çayını helalden içmesi ne güzeldir.
Gelene güven veren ta gönülden bakışı,
Yağmur oldu çilelerim,
Sürüp gitti eleminle.
Hasret dolu gecelerim
Geçip durdu hayalinle.
Yüreğimi derde attın,
Yine yorgun çıkabildim sabahlarıma
Geceler boyu sensizlikle savaşmak yüzünden.
Ayrılıklarınla, özlemlerinle,
Azaplarınla, kahırlarınla boğuşmak yüzünden.
Nasıl mutlu çıkabilirim ki; güneşli günlere
Bu azap geceleri arkamdan doludizgin gelirken,
Ceylanlar ne kadar benziyor sana;
Onların yüzü de bu kadar güzel.
Çiçekli dalların aralarından
Kaynayıp seğirten su kadar güzel.
Sonbahar güneşi saçlarında sır,
Çal duvar saati, çal…
Ben seni onunla tanıştığımız ana ayarlamışım,
Çal ve anımsat bana tanıştığımız vakti,
Yeniden yaşamak istiyorum geçmişi,
Gönlümdeki o ilk fırtınayı,
O ilk tayfunu,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!