Yüreğimi demirden parmaklıklar yaparak
Bekçilik ediyorum bir eski hatıraya.
O eşsiz hayalleri başüstünde tutarak
Bekçilik ediyorum bir eski hatıraya.
Uzun yıllardan beri duyamadım sesini,
Düşmüşüm bir Aslı ‘nın ardına Kerem gibi,
Ayaklarımda demir çarıklar,
Elimde demir değenek,
Ardından koşup durdum Kızıldeniz ‘i yararak,
Çöllerde bir derviş gibi haykırarak,
Gize ‘de seni gördüm ehram biçiminde,
Karların arasında, beyazlardayım,
Güneşe direnen ayazlardayım,
Bazan pencerede, pervazlardayım,
Bekletme bu ıssız yerlerde beni.
Kızaklar geçiyor karlar üstünde,
Pervaneye dönmüşüm, yavım-yavuklum,
Dolaşıp duruyorum çevrende,
Biliyorum dokundukça yanacağımı,
Kavrulup tutuşacağımı,
Kül kül olup döküleceğimi.
Biliyorum,
Neden bu yaralı yüreğim kanar durur senin için,
Neden kapanmaz yaralarım bir türlü,
Neden bir kanayan yürekten ibaret olup gittim?
Böyle mi geçip gidecekti gençliğim,
Böyle mi elimde kalacaktı bu yaralı yürek?
Hata mı yapmışım, bilmiyorum
Özlem arkamdan vurdu günlük güneşlik günde,
Umut dolu ellerim kaldı iki böğrümde,
Yanmamıştım bu kadar terkedip gittiğinde,
Böyle mi gösterirmiş azap birden kendini?
Ancak böyle anladım acısını vedaın,
Harcamam ömrümü sendan gayrıya,
Bu sevda kalbimin kumarı değil.
Ömrüm çilelerle indi yarıya,
Hasretler ruhumun hiç karı değil.
Düşünmesi bile zor gelir cana,
Tutulan bir söz kadar doğruydu babam,
Boğazından haram lokma geçmezdi,
Bize de yedirmezdi haramı,
İliksiz kemiklerimizde helal lokmalar,
Az mı az, biraz mı biraz ama lezli-lezzetli.
Babam; evimizde dediği dedik,
Avukat Zeki Paça bir köylü çocuğuydu,
Paçayı yırtmak için bir hayli okuduydu.
Hem tarlada çalıştı, hem okudu köyünde,
Bitirdi ilkokulu kalkıp günün birinde.
Orta öğrenim için ilçeye gidip geldi,
Derslerin yanısıra yürümeyi öğrendi.
Güzelliğiyle neden övünüyor bu sabah yeli?
Sen ondan körpesin, belalım.
Kırmızı gül yaprağındaki yağmur damlam,
Denizi hüzne boyayan akşam güneşim,
Suları yaldızlayan ayışığım.
Ben sana kurbanım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!