Düşün yakamdan karabasanlarım,
Çilelerim, açılın yanımdan-yöremden,
Dağılın kederlerim, sızılarım, acılarım;
Denize düşenin yılana sarıldığı yerlerdeyim,
Açılsın mühürlenmiş kapılarım kanat kanat
Gideyim.
Ben olmasam neye yararsın mehtap,
Kime kimi anımsatabilirsin parıltınla,
Ormana değip dokunuşunla,
Denize inişinle?
Ben olmasam kimi büyüleyebilirsin
Görünüşünle?
Sensiz mehtabı silip atmak istiyorum
Aydınlıktan karanlığa uzanan göklerimden,
Denizimden, dalgalarımdan, sularımdan,
Başımda yelpirdenen vefakar yapraklarımdan,
Sürüp atmak istiyorum tarlalarımdan
Topraklarımdan.
Kız sendeki o gülüşe
Davet diye gelirim ben.
O görkemli görünüşe
Mahvolurum, ölürüm ben.
Tutamadım o elleri,
Mahşerler içinde yapayalnızım,
Uzanan ellerim boşlarda kaldı.
Bayram akşamında sana ağladım,
Bayramım sel gibi yaşlarda kaldı.
Herkes neş 'eliydi, bir ben inledim,
Bir masa hazırla bana, meyhaneci
Testekerlek gümüşi ay altında,
Başımın üstünde birkaç porsiyon yıldız olsun
Ay ışığında parıldayan
Şöyle taze yosun kokuları üstünde denizin,
Her yanı buram buram esintili,
Sormadan anlatıyorlar seni,
Denizler; kendilerinden ne kadar hoşlandığını,
Rüzgarlar; saçlarını nasıl okşadıklarını,
Yağmur; saçlarını, omuzlarını
Güneş; nasıl oynaştığını ışıklarıyla çevrende,
Mehtap; nasıl her şeyi bırakıp sana baktığını,
Gururun Ağrı Dağı ‘nın zirvelerinden alınmış,
Görkemli bulutlar arasında yaylaya tepeden bakan,
Gülüşün Erzurum ayazına doğan güneş,
Nilüferler üstünde çiğ damlası gözyaşların,
Hırçınlığın Hopa ‘da Deniz kükremesi,
Bakışın allak-bullak ediyor yüreğimi,
Marko Paşa yoksa; ben varım anam-babam,
Anlat derdini, yakınışlarını.
Aşın tuzsuz, kaymağın balsız mı kaldı?
Renkli düşler mi girmedi uykularına,
Mehsiz-mehtapsız mı kaldı gecelerin,
Veya denizlerin martısız,
Öylesine tecelli etmişsin ki;
Kuşlar sana dönmüş
Ve senin gibi süslenmiş rengarenk desenlerle,
Rengarenk teleklerle, tüylerle, kanatlarla,
Senin gibi cıvıldaşır, ötüşür olmuş kuşlar,
Seni andırıyor dallardaki o duruşlar,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!