Kız sendeki o gülüşe
Davet diye gelirim ben.
O görkemli görünüşe
Mahvolurum, ölürüm ben.
Tutamadım o elleri,
Gururun Ağrı Dağı ‘nın zirvelerinden alınmış,
Görkemli bulutlar arasında yaylaya tepeden bakan,
Gülüşün Erzurum ayazına doğan güneş,
Nilüferler üstünde çiğ damlası gözyaşların,
Hırçınlığın Hopa ‘da Deniz kükremesi,
Bakışın allak-bullak ediyor yüreğimi,
Marko Paşa yoksa; ben varım anam-babam,
Anlat derdini, yakınışlarını.
Aşın tuzsuz, kaymağın balsız mı kaldı?
Renkli düşler mi girmedi uykularına,
Mehsiz-mehtapsız mı kaldı gecelerin,
Veya denizlerin martısız,
Mahşerler içinde yapayalnızım,
Uzanan ellerim boşlarda kaldı.
Bayram akşamında sana ağladım,
Bayramım sel gibi yaşlarda kaldı.
Herkes neş 'eliydi, bir ben inledim,
Dert olma gönlüme, darılmadan git,
Madem ki ayrıldık, ayrılıyoruz.,
Sen bana aldırma, sarılmadan git,
Madem ki ayrıldık, ayrılıyoruz.
Gitmeden gülümse; hatıra olsun,
Gülüm yaprağını bu gece açtı,
Dikilmiş başına gözetliyorum.
Katmer katmer olup kokular saçtı,
Bir ömür boyudur hep bekliyorum.
Kelebeğe değmiş yaldızlanarak,
Eli-yüzü düzgün bir kaf edeyim,
Kitap ortasından laf değil mi bu?
Biraz edeplice caf caf edeyim,
Kitap ortasından laf değil mi bu?
Pire bulunurmuş ancak itlerde,
Silindi akşamlarımın açıkmavisi,
Kara morluklar içinde eridi uzak dağlarım,
Çalındı güneşimin ışığı, ayımın parıltısı,
Dağıldı yıldızlarım boşlukta inci taneleri gibi,
Yalamaz oldu denizimi özenle rüzgarlarım,
Sarıçamlarım sırt döndüler reçine kokusuna,
Neden çöker bu sensizlik gülle gibi, yüreğime?
İndimde neden iğneli fıçılara döner bu geceler?
Neden sabrım erir tükenir mumlar misali karanlıklarda?
İki ayağım neden girer gider bir pabuca?
Neden dünyanın ıssı-bucağında seni arar dururum
Kayboldukça?
Körpecik aşkımız sanki bir çocuk,
Dudakları sanki dudağımızdan.
Eli ellerimiz, gönlü gönlümüz,
Toprağı alınmış toprağımızdan.
Konuşur, oynaşır ellerimizde,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!