Saçına güneş vurmalı ki; sen sen olasın,
Deniz yalamalı ki kumsalda ayaklarını,
Kumrular konup kalkmalı ki omuzlarına,
Dalmalı ki uzaklara gözlerin,
Bana hep öyle tepeden bakmalısın ki;
Sen sen olasın.
Uçsuz-bucaksız bir çöl gibi sensizlik,
Ne içimi sevinçle dolduracak bir gölge parçası,
Ne umutlarımı yeşertecek bir yapraklı dal,
Ne bir kurtuluş kapısı; uzaklarda beliren,
Ne bir yağmur damlası; çöle inen.
Bir ben, bir çöl, b,r kumlar…
Sensizlik ne zor şey, biliyor musun?
Aydınlık kalmıyor koca göklerde.
İstersen zenginden daha zengin ol
Bir sen kalıyorsun kendi elinde.
Bakarsın odalar, avlular bomboş,
Güya Paris ‘teyim, Sen Nehri kıyılarında,
Güya insan dolu motörler geçip gidiyor yanımdan,
Güya balık tutuyor mutlu mutlu insanlar,
Tablolarını satmaya çalışan ressamlar,
Kitap satanlar,
Öte-beri alanlar,
Ben martıların martı olduğunu seninle biliyorum,
Kuşların uçtuğunu, denizlerin dalgalandığını,
Mehtabın sularda tatlı tatlı yıkanabildiğini,
Seninle biliyorum yosunların koktuğunu yosun yosun,
Islak taşların parıltısını seninle tanıyorum,
Sensiz ne kadar cahil olduğumu söyleyemem;
Bahçeler bu kadar viran değildi
Sen nefes alırken, gezip yaşarken.
Geceler böylesi zindan değildi,
Sen nefes alırken, gezip yaşarken.
Her gün başbaşaydık, her gün elele,
Seni sevmek öksüz bir çocuğu sevmeye benziyor,
Seni sevmek bir bayramı sevmeye benziyor.
Ceviz yaprağı üzerine koyulmuş kirazı,
Mavi sulara kurulmuş bembeyaz gemiyi,
Islak suların yaladığı altın kumları.
Seni sevmek düşlü uykuları sevmeye benziyor,
Ne mendilim tuğralı,
Ne günlerim karalı,
Yalnız kalbim yaralı
Seni sevdim seveli.
Kaynayıp coşuyorum,
Seni sevince sabretmeyi öğrendim,
Durmayı, beklemeyi, bırakıldığım yerde kalmayı,
Direnmeyi öğrendim
Kasnakların zamanı sağabildiği ana kadar.
İsyan etmeyi öğrendim erimeye, çürümeye, bitmeye,
Pul pul olup dökülmeye.
Dalda kiraz gibisin,
Bir seçkin naz gibisin,
İçimde haz gibisin
Seni sevmek ne tatlı.
Bakınca can yakarsın,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!