Konuş sırma saçlım, söyle birşeyler,
Baharın tadına doyuverelim.
Gülden, karanfilden, laleden söz et,
Yüzlerce çiçeği sayıverelim.
Baksana dallara; renk renk donanmış,
Üstünde sen olduğun için kutsal bu kağıt parçası,
Bu resim senin resmin olduğu için kutsal,
Liflerine, zerrelerine, hücrelerine kadar kutsal,
Elime değince yürekleşip duruyor elim,
Kutsallaşıp duruyor,
İçimin hasreti bir yanardağa dönüyor evimin içinde,
Soruyorsan bizi Tanrım;
İşte biziz. Buradayız.
Halimizi sorma ya Rab;
Bir tükenmez rüyadayız.
Sohbetliyiz düşmanlarla,
İncinme, kırılma, gücenme ama
Vefa konusunda en sonlardasın.
Zira, yeminlerin ayak altında,
Sen ise gül dolu balkonlardasın.
Herbir davranışın bana çift yanlı,
17/07/2006
Rüzgar Ahmet
ve “Sen gençliğimin katilisin…”
Yer Gaziantep, Devlet Hastanesi karşısı, Hürriyet Büfe önü..
Değmeyin yarama; yaram kanıyor,
Her akşam oluşta ben hep böyleyim.
Yıllardır ateşim alazlanıyor,
Beni incitene ben ne söyleyim?
Yağmurla gelmişti, rüzgarla gitti,
Ben suya susamadım vahasız çöllerde,
Yakıp kavuran kumlarda,
Ben senin sevgine susadım,
Ben senin aşkına susadım,
Külhanlarda kavrulup yandım,
Elatmadım çöllerde
Baharın nefesi saçına toka,
Herbir kulağında bir güneş küpe,
Işıklar serilmiş ayaklarına
Körpe izlerini koklaya-öpe.
Rüzgarlar taşıyor şarkılarını,
Ucu zehirli bir ok gibi fırlatım sabrımı,
Çilelerimi çelikten bir yay gibi kullanarak,
Dağlardan,tepelerden, bulutlardan aşırarak
Mıhladım zamanın çengeline,
Gün olur, zamanın değerini ararken
Değip dokunur diye
Seni kardan bir genç kız yaratmış Yaratan,
Simden, sırmadan saçların,
Lekesiz kömürden gözlerin,
Burnun körpe tomurcuktan, ağzın gülden,
Bir ömür seni doyamadan sevmem için
Geriye bir şey kalmasın diye
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!