Gel artık, gel bana, bitsin ayrılık,
Hasretten, elemden ölesim geldi.
Çiçekli dalların aralarından
O yüzünü yine göresim geldi.
Sarı saçlarında yanan güneşi,
Mazi geçip gitti, dönmek istemem,
O son yaprak gibi dallarda kaldı.
Billur gibi akan sular kurudu,
Geçmişler kuruyan göllerde kaldı.
Aşkım yorgun argın yürüyüp gitti,
Yağmurlar altında veda ederken
Ettiğin yeminler dillerde kaldı.
ömdüm yüreğime elemlerimi
Gözyaşım rüzgarlı sellerde kaldı.
Körpecik izlerin doldu yağmurla,
Geri ver mektuplarla o ilk resimlerimi,
Geri ver acı-tatlı bütün hayallerimi,
Nasıl olsa sonu yok bu gidişin, bu aşkın,
Geri ver hem gönlümü, hem ruhumu, hem beni.
Ben sana resim değil, resimli can vermiştim,
Bu gece yine yanımdaydın, düşümde,
Tam karşımdaydın, divana oturmuştun,
Işıltılar içindeydi saçın, yüzün,
Tatlı gülümsemeler sinmişti dudaklarına,
Israrla gözlerime bakıyordu gözlerin,
Gözlerin engindi,
Gönül nasıl eridin,
Öldün öldün dirildin,
Yemin mi etmiş idin
Bu kadar aldan diye?
Değer bile vermedi,
Şarkımız dolaşıyor
Denizin sularında.
Geçmişimiz yaşıyor
Kumsal uykularında.
Gel yine söyleşelim,
Ah gençliğim…
Delikanlılığım…
Baro baro zamanım benim…
Böyle mi geçip gidecektin bir bahar seli gibi?
Böyle mi kayacaktın rüzgar gibi, avuçlarımdan?
Ben seni böyle mi arayacaktım
Hoş geldin gençliğim…
Buyur yanıbaşıma, başucuma…
Pürüzsüz yüzünle,
Kaytan bıyıklarınla,
Pırıl pırıl parlayan kapkara gözlerinle,
Kalrm gibi ince, uzun parmaklarınla,
Sarraf olsam altın peşinde olurdum,
Avcı olsam av peşinde,
Balıkçı olsam balık peşinde,
Bense; gündüz gerçeğimde, gece düşümde
Bir senin peşindeyim dur durak bilmeksizin,
Zira, ben yalın sevgiyi arıyorum,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!