Gidişin olmasın ebedi asla,
Ben sonsuz özlemler taşıyamam ki.
Mahvolur ölürüm o büyük yasla,
Sensiz baharlarda yaşayamam ki.
Yanar yıkılırım Kerem 'den beter,
Sevilmemek ne zormuş sevilen tarafından,
Yüreği hor görülmüş, tutup atılmış gibi.
İnsan utanır durur kendi itirafından
Sanki artık gönlüne olanlar olmuş gibi.
Ne gecede tad kalır, ne de günlerde lezzet,
Çok yaman yaşlandım bir bitmeyen karasevdada,
Çok oldu mutlu günlerimi uzaklarda bırakalı,
Çok oldu ayrılalı körpe gençliğimden,
Yaprakları silkeleyeli çok oldu dallarımdan,
Körpe ilkbaharlar solgun gözlere döndü çileler içinde,
Güneşler batmayı bilip doğmayı bilmez oldu,
Sakın üzülme, anam-babam; yaşlanmıyorsun:
Ben seni eski yaşında saklayıp duruyorum
Cümle yaşlılıklara, cümle çirkinliklere inat.
Sen yine Dünya Güzeli Fatma kadar güzelsin,
Güzeller Güzeli Züleyha kadar gençsin,
Varsın cümle zamanlar
Simsiyah gözlerin daldı derine,
İpek yanağına yaşlar düşüyor.
Seyrettiğin hayal ben miyim yine?
Ürperen yanağın pembeleşiyor.
Ben çok uzaktayım, duman içinde,
Neden gölgeler içinde kaldı yüzün
Yaşlı çınar altındaki göl suları gibi,
Neden sonbahar yaprakları gibi rengin,
Ceylan yavrusu gibi neden gözlerin yaşlı?
Bana özlemli değilsin,
Çile-mile de çektirmedim sana,
Yanaş körpe kuzum, yavru ceylanım,
Açık kollarıma, ellerime gel.
Kupkuru çöllere vahalar yaptım,
Yeşil yaprağıma, güllerime gel.
Hasretin böyle mi ayrı kor beni?
Yine kar kapattı yüce dağları,
Yine ateşlerde, yine kordayım,
Beyaz tüller örttü yeşil bağları,
Ben yine yanında, yine ordayım.
Döndü rüyalarım yine kabusa,
Yıkasa yağmurlar günahlarımı;
Belki bağışlarsın sellere karşı.
Duysan gönlümdeki eyvahlarımı;
Belki hoşgörürdün ellere karşı.
Çıplak ayakların kumlar içinde,
Zamanın bir dar vaktindeyim,
Saatler yerlerin mühürlendiği saatler,
Denizde ne bir ses, ne bir nefes, ne hareketi
Sereserpe uzanmış bir kıyıdan bir kıyıya
Hanım Sultan ‘lıktan odalıklığa düşen gözde misali,
Ne başına tülbent almış, ne üstüne tülden gecelik,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!