İsmail Özabacı Şiirleri - Şair İsmail Öz ...

İsmail Özabacı

Şükredilir yıllar önce yaşanan o güzel şeyler için, oysa ne yaşadıysak yaşadık...iyi ki vardın da denilir. Doğru olanda budur aslında, her şey senin için iyi olsun istenir...bilinmez ki sensiz hiç bir şey iyi değildir…eskir zamanla her şey gibi, çiçek diktiğin saksılar, ve boyarken onları aslında her fırça darbesinde aklında eski aşklar, çok ta yakışır mor boya senin ellerin değdiği için, o güzel bahçede...belki de diktiğin en güzel çiçek sensindir son 24 saatte… Ne sığarsa hayatında 24 yılda o kadar çabuk geçmiştir, avunabildiğin bir kaç küçük anı, mutlu anlar, sanrılar, sancılar...adına doğum günü derler oysa her günün matem, yas...Hüznün var gözlerinde kendine has...yalnız seni anlayanların okuduğu gözlerinden ve ruhların eş olması esas...

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Artık kısa tutuyorum tüm doğum günü kutlamalarını,uzun y(ı)oldan geliyoruz çünkü…hep aynı biraz çünkü, hep iyi ki, hep nice nice…evet ne çok nice nice acılar biriktirdik o yıllarda,sen doğum günü mumunu söndürürken di mi ? Di ….
En değerlimiz;en çok üzenimizdi aslında,en çok bize yakın; en uzağımızdı,en çok (da)tahmin ettiğinden daha(da)çok sevdiğimiz,tahmin ettiğimiz kadar sevmemiş oysa bizi,bunu bir doğum gününde unutulunca anladık…oysa unutmak ne mümkün! Kucak dolusu sarılmaları,çiçekleri,gülüşleri,yürüyüşleri,öpüş….medik biz hiç doğru düzgün….di mi ? Oysa böyle mi olmalıydı? Doğum günleri buruk, sıradan bir kaç aynı cümle tekrarı bla bla bla….
Senin varlığının kaynağı olan en önemli olay böyle sönük mü kalmalıydı ? İçimde…sönmüş bir volkanın külleri şimdi yanarda durur,bunu ancak anlayan görür…oysa haykırmak tüm dünyaya;- ey ahali,uyanın gözünüzü,kulağınızı açın,o doğdu diyebilmek, mutlu olun,sevinin açın pencereleri çiçekler saçın etrafa,kağıtlara adını yazın…diyebilmek ne güzel olurdu…
Oysa saçma gelir şimdi sana bu rüya…(ymış meğer) anlattıklarımın hepsi,üstü altı böyle bir aralığa denk gelmiş…belki bir aralıkta karşılaşınca ruhlarımız hesabını sorarsın bu yazdıklarımın belki hata ararsın,takılırsın biraz ne de olsa TDK’ ndan sayılırsın…işte böyle kısa kutlamalar uzadı bu aralar,nice yıllara…

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Nerede kaldığının çok da önemi yoktur aslında, bence önemli olan kimde kaldığın...kaldığın yer bir evde olabilir, bir odada yahut bahçeli güzel bir müstakil güzel bir muhitte... kimle kaldığındır önemli olan ; uyandığında gözlerinin içi gülebiliyor mu içten bir günaydınla ? bir şiirler yada yarım kalmış bir romanın cümlesi ile uyanabiliyor musun ? uzun uzun sohbet edebiliyor musun? bir yudum çay yada kahve avuçlarında soğuyor mu ? bir filmin aynı sahnesinde gözlerin doluyor mu ? bir şarkının aynı nakaratında mırıldanabiliyor musunuz? bir kitabın aynı cümlelerinin altını çizebiliyor musunuz ?insan kaybedince anlıyor
keşke daha çok vakit geçirseydim, daha çok konuşsaydım daha çok dinleseydiniz, yada sarılıp öylece kalabilseydiniz...
insanın en sosyal hakkı olan sosyal mesafe şu an yasak...
her şeyde bir hayır her hayırda bir zaman vardır...

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Evet içimi çok acıttı, çünkü ben sana hiç bir şey demedim, sen kırıntılardan bahsettin…insanın içinde hiç bir şey kalmaz kırıntı bile, çünkü başta içinde hiç kırıntı yoktu, olsaydı böyle olmazdı…evet içim acıdı onca yaşanmışlığın güzel anısına…ben hiçbir şey beklemedim küçük umut kırıntıları ile besledim yüreğimi sadece, ve hayallerle…
Evet bugün ki Leyla bugün ki mecnunu sever miydi ? bunun bir önemi var mı ? önemli olan mecnundaki Leyla aşkı, kavuşamasa da içinde olan şey…bence severdi ama leyla yı bilemem …
Evet çok acıdı içim, şu an bile acıyor bir şey batıyor yavaştan…aşk acıdır zaten öyle değil mi? Sen bilirsin belki başka yerlerden…
Şimdi biraz soğudu için sanırım beş gün sonra yazıyorum bu satırları, ama bir kor yanıyor içimde hala, sende devamlı üflüyorsun ruhunla ona…

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Sizin hiç kızınız hasta oldu mu?

içinizden bir şey koptu mu hiç?
benim oldu
yüreğinizin yarısı
canınızdan can gitti mi?

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Nasıl ?
gidiyorsa gidiyor hayat
yine aynı işte
kime sorsan, biraz hüzün
iki farklı dünyada yaşıyoruz hepimiz
biri ütopya...

Devamını Oku
İsmail Özabacı

İğdeler çiçek açtı mı ? senin oralarda…sende çektin mi kokusunu içine ? bir şeyler hatırlattı mı ? naif kalbine…durdun ve düşündün mü yanında bir süre ? aklından yada kalbinden ince bir sızı geçti mi ? şimdi yorgun masamda, bir bardak suyun içinde kırık bir iğde dalı, ufak sarı çiçeği düşmüş masaya, sarı ayrılık mı ? kırık olan dal mı ? sadece…sadece sordum, merak etme güzel ama yorgun gözlerinde en ufak bir kırgınlık belirmesin, dolmasın sakın…bardağın tam üstüne kadar yoksa taşar, en fazla kaç gün yaşar ki kırık bir iğde dalı, ve ne kadar uzun kokabilir bir koku üstüne sinmişse ?

Devamını Oku
İsmail Özabacı

İnsan kalbi ne kadar taşırsa dünyayı da öyle görür, İsmet ÖZEL bunu ' Neyi bastırdıysan göğsüne, göğsünü soludukça büyüyen odur' demiştir. İnsan neyle beraberse ona dönüşür...
JimRohn' a göre ise ' İnsan, birlikte en çok vakit geçirdiği beş kişinin ortalamasıdır' diyor...Yani çevrenizdeki insanlar biraz sizsinizdir, o insanlar bu yüzden çevenizdedirler…size benzedikleri için, sizden bir parça taşıdıkları ve ortak bir paydanız olduğu için birliktesiniz, birlikte yiyor, birlikte içiyor ve birlikte gülüyorsanız bilin ki siz onların yansımasısınız onlarda sizin…

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Nasılsın ? Diye sorduğunda eski ve kadim bir dost…iyi diyelim iyi olsun denir, kısaca, aslında o kadar kötüsündür ki, anlatmak istersin deli gibi seni çok güzel dinleyen birine… Ama istemsiz iyiyim dersin, sadece biraz ruhum ağrıyor, afedersin ruhum mu dedim ? başım demek istemiştim, ah benim bu ağrısız başım… hep kalbimin sesini dinledi o yüzden ağrıyor şimdi…sızlıyor aslında düşündükçe demek istedim…düşünmemek elde mi? Boş ver sen iyi diyelim her şey iyi olsun, sonuçta buda bir temennidir öyle değil mi ? şu an iyi olmaya o kadar çok ihtiyacımız var ki…

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Yani çok önceden, eskiden dostumsun sen benim , sen hatırlamazsın belki berzahtan galu beladan dostumsun sen benim, ruhunun dinlendiği her gölgelikte benimde ruhum ordaydı...ama hep geç kaldım sana, yetişemedim hep kokun ve izine rastladım dostum...ellerinin izi, dokunduğun her yere dokundum...ruhuna eş yüküne dost olmaya çalıştım...hatırlar mısın ? uzakta olsam da hep omzumda ağlardın, hep bana anlattın en zor zamanlarını...dost olmak bunu gerektirirdi hep aklında ve kalbinde olmayı...birde baki olmayı...ama her zaman taş yerinde ağırdı bunu sen öğrettin ama...bir taş geldi sanırım bana...oysa o taş tam boğazımın ve göğsümün üstünde ki her nefes almaya çalıştığımda hissediyorum acısını...evet dostum herkes sanırım istediği hayatı yaşıyor geçmişteki hatalarımızın yüzünden, asla sana kızamam ve seni suçlayamam taa berzahta senin ruhuna takılan benim...iyi ki dostumsun yinede bana ne kadar saçma gelse de...kadim ve baki dost...aklına her geldiğinde kalbini yasladığın bir ağaç gibi başının üstünde ve sırtının arkasında göğsünün 3 parmak altında kalbindeyim...tek ben mi kendimi yakıştıramıyorum yanına yoksa sen mi ? dostum…

Devamını Oku