Yastığa koyduğunda başını, yanaklarından aşağı süzülen gözyaşı önce dudaklarına değer…söylediğin sözler aynı gözyaşın gibi acı, ıslak. Tavana diktiğin gözlerin kapanmaz geceleri, uyku tutmaz… alır gider yüreğin seni uzaklara…binlerce cümle vardır söylemek istediğin unutursun, yutkunursun, sonra uyursun…
Düşünde yanı başında, bir soluk mesafesinde yüzü, kocaman gülümsemesi ve gözleri o tutulduğun, konuşur durursun uzun uzun oysa 3 saniyedir en uzun rüya…uyarırsın ruhunu sakın buralarda dolaşma….bilirsin dayanamam sana.
Pişmanlık içinde aşk’ ı barındırır. Önemli değildir sıralaması 5. Harf 3. Harf yada son harf olmuş, yada ilk pişmanlık son pişmanlık farketmez… eğer gidersen sadece kendini bırakmazsın arkanda, yada kendini yakmazsın.. Bir kaç hayat birkaç çocuk birkaç adam sürüklenir seninle…
Evet belki umurunda olmaz bıraktığın, unutursun yada unutmuş gibi yaparsın…ama sen kendine yaparsın yine acır için…başa döner plak ve hep aynı şeyi söyler ‘sen beni hiç sevmedin ki ‘ ama kimsenin bilmediği bir şey vardır, kimsenin suçu yoktur, kaderden öte bir kader vardır, hiç olmaz dediğin şeyler bir anda olur, sende anlamazsın…
bazen susar herşey
içinde bile,
sen kocaman bir kahkaha atarken
aslında kan ağlıyorsundur...
bunu kim anlar?
onuda bilmiyorsundur!
Tuttuğun yerde bırak ellerimi
Ancak öyle unuturum
Yetim bırak, hadi öksüz
Öyle kolay öyle zor bırak
Sarıya dönen güller
Unutursun!
Yavaş yavaş uzun olmasa bile,
Alışırsın yaşamaya zamansız
Zaman artırmadan hayata devam edersin
Biliyorum
Sonra uzun uzun yazarsın…
Eski iki sevgili, yeni iki kadim dost…çekti kılıçlarını (sözlerini) ve başladılar, en güyük yarayı kim verecek diğerine, içini en çok acıtan kazanacak bu savaşı…bazen hayat hoyratmış öyle diyor bazıları, biz buna hayat acımasız diyoruz o başka…nede olsa bu yakışır böyle büyük bir aşka..
İlk hamleni yap hadi, alışkınım ben en büyük gitmelere, sözler bana işlemez, büyük yaralarım var benim dikiş atmayı unuttuğum…benden sana en büyük acı, bakışımdan olamaz fazlası…
Şimdi ikimizde yenildik kabul edelim bu hayata, çekilen kılıçlar havada kaldı, bazı aşklar gibi…hayat her zaman kazanır, çünkü insan o kadar açtır ki yaşamaya, yalan olur en büyük sevgiler ve aşklar, hani çok aşıktın , çok sevmiştin ya onu, ne oldu şimdi düşündün mü ?
Şimdi usulca yere bırak kılıç gibi keskin gözlerinin bakışlarını, benim tek silahım sözlerim, onu da sen susturdun, bu savaşın kazananı yok sevgili , sen hayatı küstürdün, senin canın sağ olsun, yaşayamadık ya aşk olsun…
Bazen bir zamanlar çok yakın olan şeyler sana çok uzak olur…istemeden elinde olmadan…bazen zaten sende uzaktayken bile taa senin en içinde olur, ne o bilir bunu ne sen bilirsin..en yakında içindeyken bile elinde olmadan hiçbir şey yapamazsın sadece… bazen senin haberin yokken birileri senin ismin üstünden kavga eder, üzülür…üzülen tarafı bilirsin onun içinde sen üzülürsün içten içe… yeter ki benim için üzülmesin dersin...öyle uzaktan uzaktan hayranlıkla izlersin bazen bazı şeyleri…hayat ve kadere sitem edersin…herkes seni mutlu sanar kendi içinde…bırak öyle sansınlar…ah edip yansınlar…bazı şeyleri istemek zordur birilerinden mesela ‘sessiz’ olmasını oda mecburen…belki de haklıdır zamanında konuşmadığım için şu an ‘sessiz’ kalmalıyım, o sessizlikte seni bulmalıyım…hiç sorun değil buna da şükür…
Bir gün geç kaldım, bazı şeyleri yazmaya,
Saatler geçtikçe içimde bir hüzün
Zaman ne de hızlı, bir anı kaçırdım oysa,
Belki de kader, belki de tesadüf,
Bir anlık eksik, yada bir boşluk.
Telefonu son kez çaldırdı adam, az daha kapatacaktı genelde sadece 3 kez çaldırırdı ve kapatırdı, son çağrının sonunda uykulu kısık bir ses;
-Alo, efendim dedi.
Bu ses değil miydi ? onu bu yollara düşüren, bu ses değil miydi ? gitmeler sebep, bu ses değil miydi ? uzaklardayken bile içini kıpır kıpır eden şey…
Ağzını açıp bir şey söyleyemedi, bir süre kesik nefes alışlarını dinledi bir şeyler boğazına düğümlendi, sustu, yutkundu derin bir nefes aldı, tam ismini söylüyordu ki, karşıdan telefonu kapatma sesi geldi…kendini suçlu hissetti çok beklemişti, beklemek değil de dinlemekti o güzel sesi, özlemekti belki…
Düşündü; Kaç kez kapandı o telefon yüzüne, kaç kez o kapılar…kaç kez yüreğinin üzerine kapandı tozlu bir acı, birisi üflese yine acıyacaktı içi biliyordu, biri o kapıyı az açık bıraksa hemen içeri girerdi, ama o kapı aynı bu telefon gibi kapandı yüzüne…
Tekrar çevirdi yıllardır ezberinde tuttuğu numarayı ama arama tuşuna basamadı, baş parmağı gitti geldi o yeşil tuşun üzerine vazgeçti, oysa o kadar kolaydı ki tekrar aramak, ama içinden gelmedi, buna sebep olan şey neydi diye düşündü ?
Değiştik ikimizde, biliyorum sen değişmeyene selam söyle…asıl ben senin yanında değişirim sana benzer gülüşüm, susuşum, gözlerim ve bakışım…insan kiminleyse biraz onun gibi olur, kiminle değilse ona özlem duyar. Tabi ki değiştik ikimizde hiç kimse eski ben değil, sen değil…ama kim ister ki böyle olmasını, kim ister ki değişmeyi ya da şöyle söyleyeyim kim istemez ki seninle değişmeyi, senin gibi olmayı…ama bu senden uzakta olmaz…değiştik işte değişmeyen tek şey ve gerçek gibi…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!